Skip to content
Haberler >
  • TÜRKİSTANDER Olağanüstü Genel Kurul toplantısı
  • GÖÇ İDARESİ’NİN ZORLA GERİ GÖNDERDİĞİ GÖÇMENLERİ İŞKENCE VE ÖLÜM BEKLİYOR!
  • Özbekistan: 2023'te en çok konulan isimler
  • Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor -4
  • Özbekistan'da işkencede ölüm olayları artıyor-3
TÜRKİSTANDER
Banner Ads
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • FAALİYETLER
    • FAALİYETLER
    • DUYURULAR
  • HABERLER
    • TÜRKİYE
    • TÜRKİSTAN HABER
      • Doğu Türkistan
      • O’zbekistan
      • Kazakistan
      • Kırgızistan
      • Türkmenistan
      • Tacikistan
      • Horasan
      • Güney Türkistan
    • DÜNYA HABER
  • DERSLER
    • İSLAM
      TARİH
      Мусулмоннинг мусулмон биродари устидаги ҳақ-ҳуқуқлари

      Мусулмоннинг мусулмон биродари устидаги ҳақ-ҳуқуқлари

      Qiyinchilik yetganda amal qilinadigan qoidalar

      Qiyinchilik yetganda amal qilinadigan qoidalar

      30 odimda farzand tarbiyasi (6 Odim)

      30 odimda farzand tarbiyasi (6 Odim)

      Бу намоздир!

      Бу намоздир!

      Türkistanlı kahraman Osman Batur

      Türkistanlı kahraman Osman Batur

      1942’de Hollanda’da 101 Orta Asyalı neden öldürüldü?

      Türkistan’dan Mısır’a işleyen gemiler

      Türkistan’dan Mısır’a işleyen gemiler

      Tarihsiz kelajak ildizsiz daraxtdir

      Tarihsiz kelajak ildizsiz daraxtdir

    • İSLAM
    • TARİH
    • Türkçe Dersi
  • TÜRKİSTAN
    • GENEL BİLGİLER
    • TARİH
    • Kazakistan
    • Kırgızistan
    • Özbekistan
    • Tacikistan
    • Türkmenistan
  • GALERİ
    • VİDEOLAR
    • FOTOGRAFLAR
    • .
  • YAZARLAR
    • Burhan Kavuncu
    • Dr. N. Normumin
  • İLETİŞİM

Kategori: Doğu Türkistan

DOĞU TÜRKİSTAN’DA  YENİ GELİŞME: KOMÜNİST PARTİ HALKI BAYRAM NAMAZINA ÇAĞIRDI!

25 Mayıs 202125 Mayıs 2021

Halkın çoğu toplama kamplarında olduğu için istenen kalabalık toplanamadı

Doğu Türkistan’da Çin devletinin 72 yıllık işgalinin son beş yılına tekabül eden 2016 sonrasında zulüm politikaları asimilasyondan imhaya (soykırıma) dönüşmüş olarak aynı şekilde devam ediyor.

2021 yılında ABD ve diğer batılı ülkeler,  Çin’le olan rekabetlerinde en güçlü argüman olarak gördükleri Doğu Türkistan meselesini daha yoğun olarak kullanmaya başladılar. Bir çok ülkelerin parlamentosunda ardarda “Çin’in soykırım yaptığına dair” kınama ve yaptırım kararları alındı. Çin devleti bunları çok önemsemiyor görünse de son derece rahatsız olduğu açık. Yaptırımcı ülkelerin çoğalmasını engellemek için elinden geleni yapıyor. Özellikle üçüncü dünya ülkelerine  (özellikle müslüman ülkelerine) karşı sahip olduğu ekonomik gücü kullandığı gibi, en ufak sivil veya siyasi eleştiriye karşı da diplomatik üsluba uymayan tepkiler verebiliyor. Türkiye’de iktidar sözcülerini ekonomik ilişkileri bozmakla tehdit ederken, Gulca katliamını anan muhalif siyasetçilerden hesap sorma tehdidine kadar  işi ileri götürdü.

Dünya genelinde “soykırımcı ülke/ apatheid rejimi” damgasını yemekten korkan Çin devleti, 2021 Ramazan’ında (h.1442) bir propaganda atağı yaptı. 13 Mayıs’a denk gelen Ramazan Bayramı sabahında üç büyük camide kalabalık bayram namazları, bayramlaşma ve samah gösterileri düzenleyerek videolarını yayınladı. Böylece “Doğu Türkistanlılar’ın mutlu olduğu ve Müslüman Uygurlara baskı yapılmadığı” görüntüsünü yaymaya çalıştı.

Doğu Türkistan’dan aldığımız haberlere göre halkın çoğu toplama kamplarında olduğu için istenen kalabalık toplanamadı. Görevliler ev ev dolaşarak halkı bayram namazına katılmaya çağırdılar. Arefe gönü provalar yapıldı. Bayram hutbelerinde satılmış rejim imamları Çin Komünist Partisi’nin uygulamalarını öven konuşmalar yaptı. Büyük bir sevinç gösterisi olan samah törenlerine katılan insanların yüzüne baktığınızda zorla getirildiklerini anlamak zor değildi. Yüzü gülen bir tek kişi bile yoktu.

Ama Doğu Türkistan tarihinde ilk defa komünist rejimin, halkı camiye gelmeye teşvik ettiğine tanıklık etmiş olduk. Propaganda için de olsa önemli bir gelişme. Ümid ediyoruz ki, bundan sonra sistematik işkence ve cinayetlerinde de bir azalma olur da insanlar biraz nefes alabilir.

Devami
Doğu Türkistan, HABERLER, TÜRKİSTAN, TÜRKİSTAN HABERÇin, DOĞU TÜRKİSTAN, Soykırım

İÇİŞLERİ BAKANI SN. SÜLEYMAN SOYLU’NUN AÇIKLAMASI ÜZERİNE

17 Şubat 202117 Şubat 2021
17.02.2021

TÜRKİSTANDER (Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği) Başkanı Burhan Kavuncu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘nun Doğu Türkistanlı’larla ilgili yaptığı açıklamayla ilgili  Hertaraf Haber’e değerlendirmelerde bulundu:

Türkiye İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, Türkiye’nin Doğu Türkistan politikası hakkında 15 Şubat 2021 günü önemli bir açıklama yaptı. Belirtilen hususlar genel olarak doğrudur ve açıklama Türkistanlılar arasında sevinç yaratmıştır. Bir devlet yetkilisinin açıklayamayacağı bazı hususları ve gördüğümüz eksikleri de bizim ortaya koymamız gerekiyor.

Biz Türkistanlılar Türkiye’nin dış politika önceliklerini belirleme veya eleştirme durumunda değiliz. Her ülke içinde bulunduğu şartlara, stratejik dengelere ve milli menfaatlerine göre politikalarını oluşturur. Burada sadece durum tespiti olarak aşağıdaki hususların bilinmesinde fayda görüyorum:

1-Türkiye devleti, Doğu Türkistanlı muhacirlere sahip çıkmaktadır. Dünyada en fazla Doğu Türkistanlı sığınmacı Türkiye’dedir. Açıklamada belirtildiği gibi ikamet, vatandaşlık, göç hizmetleri gibi birçok konuda ayrıcalıklı yaklaşım gösterilmektedir. Hatta diğer Türkistan ülkelerinden gelen hemşerilerimiz kendilerine de benzer kolaylıklar gösterilmesini istiyorlar.

2-Doğu Türkistanlıların başka bir ülkeye iade edilmemesi yönünde bir uygulama mevcuttur. Geçmiş yıllarda (2018 ve 2019’da) yaşanan iki olayın, görevlilerin hatası yüzünden meydana gelmiş istisnai vak’alar olduğunu düşünüyorum. Yetkililerin vakıaları reddetmeleri, bu hataların inşaallah bir daha tekrarlanmayacağını gösteriyor. Nitekim başka bir iade olayının vuku bulmaması, bunu doğrulamaktadır.

3-Malezya, Tayland gibi ülkelere sığınan Doğu Türkistanlılara da Türkiye “taraf ülke” sıfatıyla sahip çıkmaktadır. Bu, 2000’li yıllardan önce Türkiye’de görülmeyen bir politikadır.

4-BM ve uluslararası platformlarda Türkiye “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklar”ın haklarını savunmaktadır. Çin’in işlediği insanlık suçlarını kınamıştır.

5-BM’de Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmünü desteklemek için yayınlanan bildirilere, Türkiye imza atmamıştır. Sayıları 25’i bulan birçok ‘müslüman ülke’ Çin’in  ekonomik- siyasi baskılarına boyun eğdiği halde Türkiye’nin bunlar arasında yer almaması sevindiricidir.

Bunlar Türkiye’nin Doğu Türkistan politikasındaki olumlu göstergeler. Eksik veya yetersiz gördüklerimiz ise:

1-Türkiye dünyada Doğu Türkistan meselesine en fazla sahip çıkan ülkeler arasında değildir. Birçok batılı ülke “Uygur sorunu” olarak adlandırdıkları Doğu Türkistan’daki Çin soykırımını daha fazla gündeme getirmektedir. Finlandiya Başbakanı “her şey para değildir, bu bir soykırımdır ve sessiz kalamayız” derken, Kanada ve daha birçok Batılı ülke parlamentosunda Çin’i kınama kararları ilan edilmiştir. “Soykırım” gibi büyük bir insanlık suçu işlemekte olan Çin devletini kınamak için BM’de iki defa bildiri yayınlanmış, 22 ve 39 ülkenin imzaladığı bildirilere Türkiye imza koymamıştır.

2-Çin’in Doğu Türkistan halkına yönelik işlediği soykırım suçuna ortak olmamak ve kınamak için birçok ülke veya şirket, ticari kısıtlamalara başladı. Özellikle “Sincan Bölgesi”nden yapılan alımlar durdurulmakta. Türkiye ise, ihracatının 10 katı olan ithalatında ve diğer ticari ilişkilerinde herhangi bir değişiklik yapmamıştır.

3-2022 yılında Pekin’de yapılacağı söylenen Olimpiyatlara katılmama yönünde, birçok ülke açıklama yaptı. Türkiye bu konuda da başka ülkelerin gerisinde kaldı ve henüz böyle bir konu gündemde yer almıyor.

 

4- 2017 yılında Çin’le imzalanan “Suçluların İadesi Anlaşması” iki ülkenin meclislerinde yasalaştırılmak üzere bekliyordu. 2020’nin son günlerinde Çin meclisinin anlaşmayı onaylaması Türkiye’de geniş bir gündem oluşturdu. Biz Türkiye’nin hiçbir Türkistanlıyı Çin’e vermeyeceğine inanıyoruz. Lakin yine de böyle bir anlaşmanın yapılmasına tepkiliyiz. Çünkü Çin’le yapılacak “suç-suçlu-iade” kavramlarını içeren her türlü anlaşma, bütün dünyada soykırımcı olarak tartışılan bir rejimi meşrulaştırmak anlamına gelir. 21. Asrın bir apartheid (ırk ayrımına  dayalı zalim uygulamaları hukuk sistemi olarak kabul eden) ülkesi olarak öne çıkan Çin Komünist Partisi diktatörlüğü, bu tür anlaşmalarla masum olarak kabul edilmiş olmaktadır ki, bizim bundan razı olmamız düşünülemez.

5- Hepsinden önemlisi, Türkiye’de Doğu Türkistan konusunun gündeme getirilmesi, hükümet tarafından engellenmektedir. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yaptığı resmi açıklamalarda, “Çin aleyhindeki yayınlara ve faaliyetlere izin verilmediğini/ verilmeyeceğini” bildirmiştir. Bu konu “dış politika önceliği” olarak kabul edilemez. Halkın ve STK’ların Doğu Türkistan duyarlılığına saygı gösterilmeli, engellemelerden vaz geçilmelidir. Örnek olarak Ankara ve İstanbul’da Çin temsilcilikleri önünde ailelerini arayan Uygurlara engel olunmaktadır. Yine ana akım medya ve STK’ların, Dışişleri Bakanı’nın açıkladığı hükümet baskısı yüzünden sessiz kaldıklarını tahmin ediyoruz.

Halkın, STK’ların ve medyanın, Doğu Türkistan hassasiyetini serbestçe ortaya koyabilmesi, Türkiye’nin Dünya’daki imajını iyileştireceği gibi, Çin karşısında da elini güçlendireceği açıktır. Buna rağmen aksine bir politika takip edilmesi, bazı bazı Çin yanlısı çıkar çevrelerinin etkisi olarak görülmektedir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Burhan Kavuncu

TÜRKİSTANDER (Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği) Başkanı

 

Devami
ALINTI YAZILAR, BASIN AÇIKLAMALARI, Burhan Kavuncu, Doğu Türkistan, YAZARLARBurhan Kavuncu, Çin, DOĞU TÜRKİSTAN, Soykırım, TÜRKİSTANDER, Türkistanlı, Uygur

TÜRKİSTAN’IN ACI KAYBI: Uygur Tarihçi ve Şair-Yazar Mirzahid Kerimi Çin Zindanında Vefat Etti

24 Ocak 202124 Ocak 2021

Ünlü yazar ve şair Hacı Mirzahid Kerimi 82 yaşında Çin hapishanesinde şehit oldu.

Kitaplarında “dini içerik” bulunduğu gerekçesiyle 2018 yılında tutuklanarak 11 sene hapis cezası verilen Kerimi hayatı boyunca bir çok kere tutuklanmış ve toplamda 30 yıldan fazla  hapis yatmıştı. Yazarın “Yusuf Has Hacip” isimli tarihi romanı Türkiye’de Kaknüs Yayınları tarafından Türkiye Türkçesi’ne çevrilerek yayınlanmıştı. Kitabın sonundaki Hacı Mirzahid Kerimi‘nin şu cümleleri hayatının özeti gibiydi: “Ne çare ki şairlik yıllarımın parladığı gençliğimi Çin zindanları yuttu. Yurdumun gerçeklerini yazdığım şiirler yüzünden on sekiz yaşında atıldığım zindandan kırk sekiz yaşında çıktım. Uçsuz bucaksız çöllerde prangalarla gezdirildim. Kömür ocaklarında, ormanlarda çalıştırıldım. Ayağımı sıkan pranga yüzünden bacağım kopma noktasına geldi”.

Kerimi‘nin şehid olduğu haberi, Türkistanpress internet sitesinde Muhammed Ali Atayurt tarafından aşağıdaki yazıyla duyuruldu:

“Deneyimli bir şair, yazar ve tarihçi olan HaciMirzahid Kerimi, Doğu Türkistan halkı için amansız mücadele eden, benzerine çok az rastlanır bir edebiyatçı, tarihçi, şair ve mütefekkir idi.

24 Kasım 1939’da Kaşgar’ın batısındaki Tarboğuz köyünde dünyaya geldi.

“Yusuf Has Hacip”, “Mirza Ababekri”, “Sultan Abdurreşid Han”, “Cudalık”, “Sultan Said Han” gibi değerli tarihi eserler onun önde gelen eserlerindendir.

Üstad toplam 30 yıldan fazla Çin hapsinde ve ev hapsinde gözetim altında tutulmasına rağmen hakkı konuşmaktan ve yazmaktan asla vaz geçmedi.

Nihayetinde 82 yaşında tutulduğu Çin hapishanesinde akıl almaz işkencelere boyun eğmeden cesurca hakkın rahmetine kavuştu.

Hacı Mirzahid Kerimi, 1959’da üniversite döneminde Çin komünist partisi tarafından “milliyetçi” ve “Doğu Türkistan Teşkilatı kurma” suçlamasıyla 1972’ye kadar 13 yıl hapse mahkûm edildi. Ceza süresi bittikten sonra hapisten çıktığında ise çok geçmeden yine “devrimci” yaftasıyla yedi yıl ev hapsinde tutuldu.

2017 yılına gelindiğinde Çin Komünist Partisi “Yusuf Has Hacip”, “Mirza Ababekri”, “Sultan Abdurreşid Han”, “Cudalık”, “Sultan Said Han” gibi 7 ciltten oluşan 5 tarihi romanını, 15 sene önce yayınlanmış olmasına rağmen “dini içerik” ve “tarihi bilgiler” bulundurmakla suçladı, evindeki kitaplara bile el koydu, kitapevlerinden toplattı ve yayın yasağı getirdi. Ayrıca yazarın yıllardır üzerinde çalışmakta olduğu çok sayıda el yazmalarına da el konuldu.

Bunlarla yetinmeyen Çin işgal güçleri birçok yazar ve aydınlar ile birlikte Kerimi’yi de 2018 yılında  tekrar tutukladı ve 79 yaşında, zayıflamış, beli bükülmüş vaziyette KAŞGAR’daki Çin hapishanesine koydu. Çin Komünist Partisi mahkemesi tarafından 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı.  9 Ocak 2021’de kadim Türk yurdu, aziz diyar KAŞGAR’da tutulduğu Çin hapishanesinde şehit düştü.
Doğu Türkistan’ın incisi merhum alim Haci Mirzahid Kerimi’ye Allah’tan rahmet dileriz. Rabbim mekanını Firdevs Cenneti eylesin. Başta ailesi olmak üzere yakınlarına, Türk dünyasına ve tüm halkımıza başsağlığı dileriz.

Çin’in aziz Vatanımız Doğu Türkistan’da işlediği ve işlemekte olduğu tüm vahşet asla cevapsız kalmayacaktır!

Muhammed Ali ATAYURT    (Türkistan Press”)

TÜRKİYE’DE GENİŞ İNFİAL VE ÜZÜNTÜ

Kerimi’nin şehid olduğu haberinin duyulmasından sonra Türkiye kamuoyunda büyük üzüntü meydana geldi ve bir çok kişi ve kurum olaya tepki gösterdi. Karar Gazetesi Kerimi‘nin şehadetini manşetten duyurdu.

 

Kaknüs Yayınları tarafından 2020 yılında yayınlanan Yusuf Has Hacip isimli tarihi romanı Türkiye Türkçesine Zeynure Öztürk aktarmıştı.

Yusuf Has Hacib & Bir Uygur Romanı

Muhaceretteki Türkistanlılar camiası olarak büyük kaybımızdan dolayı derin üzüntü içindeyiz. Merhum Hacı Mirzahid Kerimi‘ye Allah’tan mağfiret, ailesine ve camiamıza başsağlığı diliyoruz.

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ

Devami
Doğu Türkistan, HABERLER, TÜRKİSTAN HABERÇin, DOĞU TÜRKİSTAN, Mirzahid Kerimi, Türkistan, TÜRKİSTANDER, Türkistanlı, Zindan

ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SOYKIRIMI DEVAM EDERKEN BM’DE BİLDİRİ SAVAŞLARI VE TÜRKİYE-Burhan KAVUNCU

9 Ekim 202024 Mart 2022

Geçtiğimiz günlerrde, çoğunluğunu Batılı ülkelerinin oluşturduğu 39 ülke, Çin yönetimine ortak bir mektup göndererek Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında zorla tutulan Uygurların derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Mektupta ise Türkiye’nin imzası yer almadı.

Konuya ilişkin ve Doğu Türküstandaki son gelişmelere ilişkin TÜRKİSTANDER Genel Başkanı Burhan KAVUNCU Hertaraf Haber’e değerlendirmelerde bulundu:

ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SOYKIRIMI DEVAM EDERKEN BM’DE BİLDİRİ SAVAŞLARI VE TÜRKİYE-Burhan KAVUNCU

Geçtiğimiz günlerde BM Genel Kurulu’nun 3. Komitesi’nde Çin devletinin yaptığı hak ihlalleri tartışıldı. Komite, 39 ülke tarafından imzalan yazılı bir metinle Çin’e “İnsan haklarına saygı göster, özellikle Tibet ve Sincan’daki etnik ve dini azınlıkların haklarına saygılı ol” çağrısı yaptı (06.10.2020). Akabinde, özellikle müslüman ülkelerde, mektubu imzalayan 39 ülke arasında yer alan ve almayan devletler tartışılmaya başlandı. Türkiye’de de “neden bu mektuba imza konulmadığı” sorgulanıyor. Geçen sene Çin’i “insan haklarını ihlalden vazgeçmeye” çağıran 22 imzalı bildiriyi nüfus çoğunluğu müslüman olan bir tek ülke imzalamazken, bu sene yayınlanan benzer içerikteki 39 imzalı bildiride iki müslüman ülkenin ismi de bulunuyordu: Bosna-Hersek ve Arnavutluk.

BM Genel Kurulu 3.Komitesi’nde açıklanan ve Çin’i “Tibet, Sincan Uygur ÖB ve Honkong’da hak ihlallerini durdurmaya çağıran” çağıran bildiriyi imzalayan ülkeler (06.10.2020)

Çin Anayasası’nda tanımlanan beş özerk bölgeden* ikisinde (Tibet ve Sincan Uygur Özerk Bölgeleri) yaşayan halklara yönelik çok ağır hak ihlallerinin devam ettiği, 39 ülkenin imzaladığı çağrı metninde vurgulanıyor.

Başta toplama kampları, aydınların ve din adamlarının uzun süreli hapis ve işkence altında tutulması, hapiste ve eğitim (toplama) kamplarında meydana gelen ölümler, ana dilin kullanımına getirilen kısıtlamalar ve dini ibadet/ eğitimin engellenmesi, zorla kısırlaştırma, çalışma kampları, “kardeş aile projesi” adı altında erkek görevlilerin evlerde kalması gibi… Bunlar, Çin yönetimi tarafından (dolaylı olarak da olsa) dünyaya meydan okurcasına kabul edilmiş durumda.

1949’dan beri her türlü baskı ve asimilasyon uygulamalarının devam ettiği bu özerk bölgelerde Çin yönetimi 21. yy’ın başından itibaren “yok etme- imha” safhasına geçmişti. Kendilerinin “Çinlileştirme” olarak adlandırdığı bu uygulamalar tek kelimeyle “imha siyaseti” olarak kabul edilmelidir. İlk olarak özerk bölgelerin en küçüğü olan Tibet’i ağır bir şekilde ezen Çin Komünist Partisi yönetimi, “zor lokma” olan Doğu Türkistan’ı (Sincan Uygur ÖB)  ikinci sırada ama daha korkunç bir şekilde hedefe koydu. 2016’dan itibaren, yaklaşık dört yıldan beri milyonlarca insan toplama kamplarında ağır işkenceler altında ‘eğitiliyor’.

İlk iki ÖB’deki (Tibet ve Doğu Türkistan) direnişin kırıldığı düşüncesiyle diğer iki ÖB’de yani Ningksia Hui ÖB  (Çinli Hui müslümanların yoğunlaştığı bölge)  ve İç Moğolistan’da da toplama kampları eşliğinde Çinlileştirmeye hız verildi. Özerk bölgelerde hem etnik hem de dinî temizlik yapılmaktadır. Tibet, İç Moğolistan ve Doğu Türkistan’da yaşayan Budist ve Müslümanların dini inançları ve uygulamaları kısıtlanır, tarihi camiiler ve mezarlıklar yok edilirken ana dillerinin  resmi işlemlerde ve eğitimde kullanılması da yasaklanmıştır. Çince konuşan ama İslam dinine mensup olan  Ningksia Hui ÖB halkı (müslüman Çinliler) ise dinî baskı altında “tüm dinlerin Çinlileştirilmesi” projesi kapsamında işkence görmektedir.

Uluslararası medyada daha çok Tibet ve Doğu Türkistan (Sican Uygur ÖB) gündemde yer aldığı için, diğer iki Özerk Bölge’de yaşananlar fazlaca bilinmemektedir. Bunlardan başka, ÖB’lerin dışında yaşayan çok sayıda Hui (Çinli) müslüman da aynı baskılara maruz kalıyor. BM çatısı altındaki çeşitli organlarda  zaman zaman “Tibet sorunu” ve “Uygur sorunu” başlıkları tartışılmakta ise de, Hui ve Moğolların yaşadığı sıkıntıları gündeme getiren yok maalesef.

İLK BİLDİRİ/ MEKTUP

İlk olarak 2019 yılının Temmuz ayında BM İnsan Hakları Konseyi, 22 ülkenin imzasıyla bir “mektup metni” açıkladı. Mektup’ta “Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer müslüman azınlıklara yönelik muamelesi” eleştiriliyor ve “kitlesel gözaltıların durdurulması” isteniyordu.

Metinde şu ifadeler de yer aldı: “Çin’i yasalara uymaya, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye, Sincan ve Çin genelinde din ve inanç özgürlükleri de dahil olmak üzere insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermeye çağırıyoruz. Çin’i Sincan’daki Uygur Türkleri ve diğer müslüman topluluklara mensup azınlıkları keyfi gözaltılardan, serbest dolaşım haklarını ellerinden almaktan uzak durmaya davet ediyoruz”.

Mektubu 22 ülkenin BM Daimi Temsilcileri imzalayarak İnsan Hakları Konseyi’ne göndermişti. İmzacı ülkeler Yeni Zelanda, Avustralya, Japonya ve Kanada’nın dışında 18 Avrupa ülkesiydi. Türkiye dahil hiç bir müslüman ülkenin bu metni imzalamaması özellikle Türkiye’de Doğu Türkistan konusunda hassas olan kamuoyunda büyük bir tepkiye neden oldu. Anadolu Ajansı (Türkiye’nin resmi haber ajansı) bir kaç gün sonra “bildirinin sadece BM İnsan Hakları Konseyi üyelerince imzalanarak yayınlandığını” duyurdu (11.07.2019). Bu açıklama tepkileri kısa bir süre yatıştırsa da, devletin resmi ajansının verdiği bilginin doğru olmadığı, bildiriyi imzalayan 22 ülkeden sadece 7’sinin BM İHK üyesi olduğu ortaya çıktı.

1.Almanya 6.Estonya 11.İspanya 16.Kanada 21.Norveç
2.Avustralya 7.Fransa 12.İsveç 17.K.İrlanda 22.Yeni Zelanda
3.Avusturya 8.Hollanda 13.İsviçre 18.Letonya  
4.Belçika 9.İngiltere 14.İzlanda 19.Litvanya  
5.Danimarka 10.İrlanda 15.Japonya 20.Lüxemburg  
         


BM Cenevre Ofisi’nde devam eden İnsan Hakları Konseyi 41. Oturumunda açıklanan ve Çin’in Doğu Türkistan politikalarını protesto    eden mektuba imza koyan ülkeler (Temmuz 2019)

ÇİN CEVAP VERİYOR

Çin asla beklemediği ve kendisine karşı bir cüret olarak gördüğü bu mektup metnine bir kaç gün içinde karşı bir mektupla cevap verdi. Alelacele 37 ülkeden imza toplanarak BM İnsan Hakları Konseyi’ne hitaben yazılan mektubu Çin yönetimi duyurdu. O kadar acelesi vardı ki, bilahare imza toplamaya devam etti. Ekonomik/ askeri sıkıntı yaşayan çoğu küçük ülkeler olmak üzere Çin’in baskısına karşı koyamayarak imza verenlerin sayısı bir kaç hafta sonra 50’ye çıkmıştı.

Resmi açıklamasında Çin “40’a yakın ülkenin BM’ye mektup yazarak teröre karşı mücadelelerinde kendilerine destek verdiğini” duyurdu. Açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Terörizm ve aşırılıkla ağır şekilde yüzleşen Çin, mesleki eğitim ve öğretim merkezleri kurmak da dahil olmak üzere Sincan’da bir dizi terörle mücadele önlemi almıştır”.

Duyanların inanamayarak hayret içinde kaldığı bir diğer husus da, Çin’e destek bildirisi’ni imzalayan 50 ülke arasında 25’inin “müslüman nüfuslu ülke” olmasıydı. Bangladeş, Pakistan, İran, Özbekistan, Türkmenistan, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Katar, Mısır, Sudan gibi farklı politik çizgilerde olan müslüman ülkeler Çin’i, hem de Doğu Türkistan’a karşı desteklemekte birleştiler. O zaman sosyal medyada “ümmetin vahdeti gerçekleşti, ama ne yazık ki cehennemde!” diye yazmıştım. Daha sonra Katar, bu utanç listesinden imzasını çekerek ihanet sürüsünden ayrıldı. Türkiye Cumhuriyeti bu zillet metnine de imza atmadı. Çin’in, elindeki baskı araçlarını kullanarak bütün ükelere tek tek nasıl baskı uyguladığı düşünülürse, Türkiye’nin bunun dışında kalması takdir edilmelidir.

“Çin’in Doğu türkistan’daki terörle mücadelesini destekliyoruz” diyen ülkeler (altı çizili olanlar Müslüman)- Temmuz 2019

ÇİN’DEN BİR HAMLE DAHA

İçinde bulunduğumuz 2020 yılının Temmuz ayında BM İnsan Hakları Konseyi oturumunda Çin bu defa daha atak davranarak yeni bir “destek mektubu” yayınlattı. “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde teröre ve bölücü gruplara karşı mücadelesini destekleyen” mektubu Belarus devlet temsilcisi açıkladı. 46 ülke temsilcisinin imzaladığı metinde:

“Çin yönetiminin Sincan bölgesinde terörizm, bölücülük ve aşırıcılıkla mücadele etmek için aldığı önlemlerin bölge halkının insan haklarını güvence altına almasını takdir ediyoruz. Sincan’da son 3,5 yıldır hiç terör olayı yaşanmadı ve bölge yeniden huzur ve istikrara kavuştu” ifadeleri yer aldı. Ayrıca “Çin’e asılsız suçlamalarda bulunma girişimlerinin durdurulması” çağrısı yapıldı.

“Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde terörizm, bölücülk ve aşırıcılığa karşı aldığı önlemleri takdir eden” bildiriye imza koyan ülkeler (altı çizili olanlar nüfus çoğunluğu Müslüman olan ülkeler)- Temmuz 2020

Çin’in bütün baskılarına ragmen bu defa Özbekistan, Türkmenistan gibi Türkçe konuşan ülkelerin hiç birisi bildiriye imza vermedi. Bangladeş, Endonezya, Malezya, Katar, Kuveyt  ve Türkiye’nin de imzası yoktu. Ama bir çoğu fakir Afrika ülkesi olmak üzere Pakistan, İran, Irak, Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Bahreyn, Sudan gibi müslüman nüfuslu ülkeler (toplam 18 ülke) Doğu Türkistan’a ihanet  çizgisinde birleştiler.

TÜRKİYE’NİN DURUMU

Türkiye ne Çin’i eleştiren ve “hak ihlallerine, baskı ve işkencelere son ver” diyen ülkeler arasında, ne de “terör ve bölücülükle mücadeleye destek” çizgisindeki ihanet ittifakında yer aldı. 6 Ekim’de yayınlanan  39 imzalı bildiriye/ mektuba imza vermediği için eleştirilerin yükseldiği Türkiye, aynı günlerde BM 3.Komitesi Genel Kurul toplantısında söz alarak açıkça Çin zulmünü dile getiriyordu. BM’deki bir çok konseyin periyodik “ülke inceleme-raporlama” toplantılarında da Çin politikalarını net olarak eleştirmişti. Ancak anlaşılan eleştirilerini “Çin karşıtı kampta yer almak” noktasına getirmek istemiyordu. Nitekim 9 Şubat 2019 Dışişleri Bakanlığı açıklaması ile 29 Eylül 2020 günü Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik’in açıklamalarında, Türkiye’nin Doğu Türkistan konusunda eleştirileri açık bir şekilde ortaya konulmuştu. Bu resmi beyanlar, en azından Doğu Türkistan’daki soykırımı ifşa edenlerin maruz kaldığı “abartıyorlar, yalan söylüyorlar” karalamalarını durdurmaya yetecek mahiyettedir. Çin’e yapılan her eleştirinin ardından Ankara’daki Çin diplomatik misyonunun terbiye sınırlarını da aşarak cevap verdiği hatta ekonomik ilişkileri hatırlatarak sopa salladığı görüldü. Türkiye’nin, eleştirilerini belli bir ölçüde sürdürürken, Çin’le özellikle ekonomik işbirliğini riske atamadığı düşünülebilir. Bu aşırı ‘ihtiyatlı’ tutumun zaman zaman Çin’e “medyayı susturma sözü” verilmesine ve bunun uygulanmasına kadar, bazan da Doğu Türkistan savunucularına ağır hakaretler savrulması noktasına geldiğini de görmekteyiz.

Azerbaycan, Endonezya, Malezya, Katar, Fas, Tunus, Mali gibi bazı ülkelerin de Türkiye gibi davrandıkları, Çin karşıtı veya yanlısı kamplarda yer almadıkları görülüyor. Bazı ülkelerin ‘tarafsızlık’ politikalarında Türkiye’nin etkili olduğu düşünülebilir. Dünya’daki en büyük “Doğu Türkistan eylemlerinde” milyonlarca insanın cadde ve meydanları doldurduğu Endonezya ve Malezya Çin yanlısı bildirilere imza koymaktan imtina etti. Bu pasif tarafsızlığın kendi halklarını ne kadar ikna edeceği, önümüzdeki yıllarda belli olur.

Türkiye’nin “Çin zulmüne dur” diyen 39 ülke arasında yer almamasına tepkiler sürerken, Dışişleri Bakanlığı, BM’nin aynı oturumunda Türkiye adına yapılan bir konuşmanın videosunu ve metnini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde bulunan açıklamayı aynen alıntılıyoruz:

ÜLKEMİZİN BM 75. GENEL KURULU III. KOMİTESİNİN 6 EKİM 2020 TARİHLİ TOPLANTISINDA UYGUR TÜRKLERİ KONUSUNDA ULUSAL BEYANI

Sayın Başkan,

Bu platformda da vurgulamakta olduğumuz gibi, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki insan hakları durumu endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir.

Sincan’daki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik uygulamalara ilişkin olarak uluslararası toplumun endişe ve beklentilerinin ele alınmasında BM’nin rolüne önem  atfediyoruz. İlgili BM organları, bölgedeki insan hakları durumunu kayda geçirme ve somut önerilerde bulunmada önemli bir rol oynamaktadır

Bu bağlamda, BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesinin 2018 Ağustos ayında Çin’e 8 tavsiyede bulunduğunu hatırlatmak isteriz. Komitenin dile getirdiği endişe ile tavsiyeler bugün de geçerliliğini korumakta ve bu konuda adımlar atılması gerekmektedir.

Sayın Başkan,

Çin’in toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, ülkemizin, gerek uluslararası toplum gerek Çin makamlarınca gayet iyi bilinen beklentisi, Sincan’daki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkların Çin’in eşit vatandaşları olarak barış ve huzur içinde yaşamaları; ayrıca, kültürel ve dini kimliklerine saygı gösterilmesi ve bunların garanti altına alınmasıdır.

Uygur Türkleriyle etnik, dini ve kültürel bağları olan bir ülke olarak, son zamanlarda kamuoyuna yansıyan rapor ve haberlerde Sincan’daki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman yönelik insan hakları uygulamaları bizi özellikle endişeye sevketmektedir.

Türkiye, bu meseleyi BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi çeşitli uluslararası platformlarda takip ederken, Çin ile ikili düzeyde doğrudan ve yapıcı diyaloğu sürdürecektir.

Nihai olarak, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserinin, Sincan’a, anlamlı, kapsamlı ve kısıtlama olmadan bir ziyaret düzenlemesi ve Çin’in bu konuda şeffaf davranması yönündeki beklentimizi muhafaza ediyoruz.

Türkiye’nin BM temsilcisinin Genel Kurulda’ki konuşmasının video kaydı da burada:

https://twitter.com/i/status/1313847246534979587

*Çin’deki beş özerk Bölge’nin en büyüğü Sincan Uygur ÖB (Doğu Türkistan). Resmi rakamlara göre buradaki 24 milyon nüfusun 14 milyonu Türkçe konuşan müslümanlar. Diğer Özerk Bölgeler Tibet (3 milyon) , Ningksia Hui (6,2 milyonun %20’si Çinli müslüman) ve İç Moğolistan (24 miyon nüfus içinde 4 milyon Moğol var).

 https://www.hertaraf.com/haber-cin-in-dogu-turkistan-daki-soykirimi-devam-ederken-bm-de-bildiri-savaslari-ve-turkiye-burhan-kavuncu-5420

Devami
Burhan Kavuncu, Doğu Türkistan, HABERLER, YAZARLAR

Uygur Türkü yazar Nurmuhammet Tohti’nin cesedi kelepçeli olarak teslim edildi

13 Haziran 201929 Ocak 2021

Uygur Türkü yazar Nurmuhammet Tohti, Nisan ayında sorgu için evine gelen Çin polislerince gözaltına alındıktan sonra toplama kampına kapatıldı ve kendisinin sorgu ve işkence sırasında şehit edildiği ortaya çıktı.

Doğu Türkistan’in ünlü akademisyen ve yazarlarından olan Nurmuhammet Tohti’nin cesedi, eli ayağındaki kelepçesiyle ailesine teslim edildiği öğrenildi.

1949 Hotan doğumlu Uygur Türkü yazar Nurmuhammet Tohti’nin, Nisan ayında sorgu için evine gelen Çin polislerince gözaltına alındıktan sonra toplama kampına kapatıldığı ve uğradığı kötü muamele sonucu eski ağırılarının tekrarlanarak hastalanmasına rağmen götürüldüğü kampta 70 gün süren gözaltı, sorgu ve işkence sırasında şehit edildiği ortaya çıktı.

Uygur Aktivist Abduveli Ayup’un temin ettiği bilgilere göre Çin polis kuvvetlerinin 2 Haziran’da şehidin ailesine cansız bedenini ayaklarındaki kelepçelerle olduğu gibi teslim ettiği ileri sürülüyor.

https://www.dunyabulteni.net/



































































Devami
Doğu Türkistan, HABERLER

İstanbul’da “Ben de Uygur’um, Ben de Doğu Türkistanlıyım” mitingi yapıldı

23 Şubat 201923 Şubat 2019

 

Bugün İstanbul Beyazıt Meydanı tarihi günlerinden birini yaşadı. Binlerce Türkistanlı ve Türkiyeli müslüman, Doğu Türkistan’da Çin işgal yönetimi tarafından sürdürülmekte olan zulümleri protesto etti. Doğu Türkistan buluşmasına Doğu Türkistan dernek ve vakıflarının yanı sıra Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Necati Ceylan, Hoca Ahmet Yesevi Vakfı Başkanı İlyas Saka, Türkistander Başkanı Burhan Kavuncu ve bir çok siyasetçi, STK temsilcisi destek verdi.

Saat 12’de Beyazıt Meydanı’nda toplanan kalabalık tekbir ve sloganlarla, Doğu Türkistan’ın yalnız olmadığını ilan ediyordu. Program, Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği Genel Başkanı Hidayet Oğuzhan‘ın hazırlanan Basın Açıklaması’nı okumasıyla başladı.

Hidayet Oğuzhan konuşmasına başlarken “Bütün Türkistan boylarını, Özbekleri, Kazakları, İslam ümmetinin bütün şubelerini ve dünya mazlumlarını, Türkleri, Kürtleri, Arapları, Afrikalıları Doğu Türkistan’ın ıztırabını paylaşmaya, hep beraber  “Ben de Uygurum, Ben de Doğu Türkistanlıyım” diye haykırmaya çağırdı. Oğuzhan:  “Türkistan coğrafyasında bir tarih kapatılmak üzere, bir millet yok ediliyor , bir medeniyet yok ediliyor , kültürel ve ırki soykırım sürüyor.izzet ve namuslar çiğneniyor,minareler susturuyor, camileri yıkılıyor kuran ve kutsallar yakılıyor. Bugün burada herkesi etnik kimlikleri, töreleri,inançları ve değerleri ne olursa olsun Bir İnsan olarak kendilerine düşen mes’uliyet ve mecburiyetlerini yapmaya davet etmek için toplandık. Bugün Türklüğün, Müslümanlığın ve insanlığın sınav günüdür, bugün Doğu Türkistan meselesinin, Türklerin,  Azeri’nin, Özbeklerin, Kırgızların, Kazakların, Kürt’lerin,  Arapların,  Afrıkalının,  Asyalının, Batılının, Doğulunun, Ümmetin ve vicdanı olan bütün insanlığın meselesi olsun isteriz. Herkesin #BendeUygurum #BendeDoğuTürkistanlıyım
demesini ve haksızlığın, hadsizliğin ve zulmün karşısında durmasını istemek için bugün buraya toplanmış bulunuyoruz” dedi.

(Basın Açıklaması’nın tam metni aşağıda)

Daha sonra Alperen Ocakları İstanbul Şubesi, Doğu Türkistan Kültür Derneği Başkanı Seyit Tümtürk ve bazı siyasetçiler duygu ve düşüncelerini paylaştılar. Günün son konuşmasını Türkistander Genel Başkanı Burhan Kavuncu yaptı.

Kavuncu konuşmasında şunları söyledi:

“Şu meydandaki her kardeşimizin  en az bir akrabası ya şehit oldu, ya toplama kamplarında veya hapishanelerde. Bunun için Doğu Türkistan’da yaşadığımız büyük acıları size tekrar anlatmama gerek yok.

Ben bazı hususların altını çizmek istiyorum. Doğu Türkistan’daki Çin işgali, Batı Türkistan’ı da tehdit etmektedir. Özellikle Kırgızistan ve Tacikistan Çin tehdidiyle karşı karşıyadır. Çin ordusu sınır bölgesinde Tacikistan topraklarını işgal etmeye başlamıştır. Tacikistan’ın satılmış devlet başkanı İmamali Rahmanov Çin’den para alarak sınır bölgesindeki ülke topraklarının işgal edilmesine izin vermektedir. Bütün Batı Türkistan, Çin tehdidi altındadır. Bu sebeple bizim Özbek, Uygur, Kazak demeden, hep birlikte Çin işgaline karşı durmamız gerekmektedir.

Bir diğer husus, Doğu Türkistan mücadelesi dünyanın en temiz, en saf, Allah’ın rızasına en yakın bir mücadeledir. Bu mücadele ne bir mezhep mücadelesi, ne etnik bir mücadele, doğrudan doğruya hak ve batılın bir mücadelesidir. Allah’ın razı olduğu ve Allah’ın yardımına mazhar olacak bu mücadeleyi kimsenin kirletmesine izin vermeyeceğiz. Özellikle Çin büyük şeytandır ama Amerika en büyük şeytandır. Amerika’nın dünyada yardım ettiği, himayesine aldığı hiç bir millet, hiç bir topluluk iflah olmamıştır. Biz Amerika’dan yardım da istemiyoruz, destek de istemiyoruz. Amerika bize uzak dursun yeter. Bize Allah’ın yardımı yeter diyoruz. Amerika bizi, kendi içimizde bölerek ‘Amerikancı Uygurlar, Amerikancı Özbekler, Kazaklar’ diye gruplaştırarak, birbirimize düşürmek istiyor. Eğer biz bunun fitnesine, fesadına, iğvasına kapılırsak Allah’ın yardımından mahrum kalacağımızı unutmamalıyız.

Son olarak Çin Komünist Partisi, komünist ismini kullanmasına rağmen dünyanın en vahşi kapitalist ülkesinin hakimidir. Çin devleti dünyanın en ucuz iş gücünü kullanarak, işçi ücretlerini, emeğin hakkını bütün dünyada düşürerek, ucuz ve kalitesiz mal üretmektedir. Çin malı denilince herkesin aklına ilk önce bu geliyor. Ucuz ve kalitesiz üretim. Şimdi bu ucuz ve kalitesiz mallarına, Türkiye’den Aydınlık gazetesi ile Sabah/ a haber grubunu da katmış. Parayla yaptırdığı yalan haberleri bunlara yayınlatıyor. Doğu Türkistan’ın Müslüman halkını arkadan vuran bu yalancıları da burada kınıyoruz”.

 

BASIN AÇIKLAMASI METNİ

23 Şubat Basın Açıklaması

 

#Ben deUygurum #Ben deDoğuTürkistanlıyım BasınAçıklaması

#Ben de Uygurum #Ben Kazağım #Ben Kırgızım  #Ben Özbeğim      #BenDoğu Türkistanlıyım #AnnemNeredeBabamNerede #KardeşlerimNerede #HeyitiSerbestBırak  #HalkımıSerbestBırak #ToplamaKamplarınıKapat

Türkistan coğrafyasında bir tarih kapatılmak üzere, bir millet yok ediliyor , bir medeniyet yok ediliyor , kültürel ve ırki soykırım sürüyor.izzet ve namuslar çiğneniyor,minareler susturuyor, camileri yıkılıyor kuran ve kutsallar yakılıyor. Bugün burada herkesi etnik kimlikleri, töreleri,inançları ve değerleri ne olursa olsun Bir İnsan olarak kendilerine düşen mesuliyet ve mecburiyetlerini yapmaya davet etmek için toplandık. Bugün Türklüğün,Müslümanlığın ve insanlığın sınav günüdür, bugün Doğu Türkistan meselesinin,Türklerin, Azeri’nin, Özbeklerin, Kırgızların, Kazakların, Kürt’lerin, Arapların, Afrıkalının, Asyalının, Batılının, Doğulunun, Ümmetin ve vicdanı olan bütün insanlığın meselesi olsun isteriz. Herkesin #BendeUygurum #BendeDoğuTürkistanlıyım
demesini ve haksızlığın, hadsizliğin ve zulmün karşısında durmasını istemek için bugün buraya toplanmış bulunuyoruz.

Malum olduğu üzere, Çin’in Doğu Türkistan’da son iki senedir sürdürmekte olduğu asimilasyon ve imha politikası, üç alandaki uygulamalarla Doğu Türkistan’ın varlığına son vermeyi hedeflemektedir: Bunlar: Toplama kampları, Çinli-Uygur akrabalaştırma projesi ile bütün inanç ve kimlikleri Çinlileştirme politikasıdır. Bir halkı yok etme yönündeki bu hamlelerin yarattığı ızdırap ve çığlıklar, ne kadar bastırılmak istense de arşa kadar yükseldi. Mazlumların feryadını duymayan kalmadı. Dünya ve Türkiye kamuoyunda meydana gelen infial ve Türk milletinin iftiharı olan Abdurehim HEYİT’in şehit edildiği haberinin yayılması üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve Hükümet sözcüsü milletin hissiyatına tercüman olarak birer açıklama yaptılar. Bu açıklamalarda özetle şunlar söylendi:
“Uygur Türklerinin ve diğer Müslüman toplulukların temel insan haklarını ihlal eden uygulamalar, özellikle son iki yıl içerisinde ağırlaşmış ve uluslararası toplumun gündemine taşınmıştır.
Özellikle Ekim 2017’de “Tüm Dinlerin ve İnançların Çinlileştirilmesi” siyasetinin resmen ilan edilmesi, Uygur Türklerinin ve bölgedeki diğer Müslüman toplulukların etnik, dini ve kültürel kimliklerinin tasfiye edilmesi hedefi doğrultusunda atılmış yeni bir adım olmuştur.
Keyfi tutuklamalara maruz kalan bir milyondan fazla Uygur Türkünün toplama kamplarında ve hapishanelerde işkence ve siyasi beyin yıkamaya maruz bırakıldıkları artık bir sır değildir.
Kamplarda alıkonmayan Uygurlar da büyük baskı altında bulunmaktadır.
Yurtdışında yaşayan Uygur asıllı soydaş ve vatandaşlarımız bu bölgedeki akrabalarından haber alamamaktadır. Binlerce çocuk ebeveynlerinden uzaklaştırılmış, yetim kalmıştır.
21. yüzyılda toplama kamplarının yeniden ortaya çıkması ve Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikası insanlık adına büyük bir utanç kaynağıdır”.
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında ayrıca “Türk kamuoyunun Doğu Türkistan’daki ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınması, Uygur Türklerinin temel insan haklarına saygı gösterilmesi ve toplama kamplarının kapatılması” istenmiş, BM bu insanlık trajedisinin sona erdirilmesi için etkili adımlar atmaya çağırılmıştır.

Türkiye’nin resmi tepkisini bildirmesinin üzerinden 24 saat geçmeden Çin’in resmi basını, Abdurehim Heyit’in hayatta olduğunu iddia eden bir video yayımladı. Ardından Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ve Ankara Büyükelçisi, pişkin ve küstahça toplama kamplarını savunarak Türkiye’ye karşı nezaketsiz, kustah bir uslüpla cevap verdiler.
Yayımlanan 26 saniyelik bu video bile Çin’in utanmazlığının, sanatçıları hapislere
doldurduğunun itirafıdır. Doğu Türkistanlılara yapılan işkencelerin yeni bir ispatıdır. Abdurehim Heyit, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeden ve rahat bir şekilde konuşamadan, yapılan açıklamaları kabul etmiyoruz.
Ve biz de onlara diyoruz ki: Ey Çin ! Daha önce şehit edildiği haberlerini aldığımız  şahsiyetlerin de hayatta olduklarına yönelik video görüntülerini yayınla! Ünlü Tıp profesörü Halmurat Ghopur nerede? Dünyaca meşhur tarihçi Prof.Dr.Rahile Davut’tan tam onüç aydır haber alınamıyor. Yaşıyorlarsa videosunu görmek istiyoruz. İslam aleminin iftiharı olan Abdulkerim Abdulveli, Abdulhamid Damolla, Muhammed Salih Damolla vr Abdulahad Han Mahdum gibi nice alimlerimizin öldüğünü açıkladın, cenazelerini vermedin. Alimlerimizi, aydınlarımızı, işadamlarımızı, sanatçılarımızı, sporcularımızı serbest bırak! Akrabalarımızı serbest bırak. Halkımızı serbest bırak ve Çin nazi kamplarını şartsız olarak kapat.

Çinin Doğu Türkistana Yabancı gözlemci çağırma oyununu kabul etmiyoruz.
Çinin kamp iddialarımızı çürütme gayretinde yabancı ülke heyetlerini tertip ve tezgah ortamında Doğu Türkistan’a gözleme için çağırmasının Çin gibi baskıcı ve dikta rejimin organizasyonda adil ve şeffaf olmayacağından dolayı bu tür tek taraflı, kontrollü ve düzmece ziyaretler neticesinde sunulacak her türlü açıklama ve raporu tamamen reddediyor ve kabul etmediğimizi ilan ediyoruz.

Bunun karşılığında Doğu Türkistan diasporası olarak Türkiye başta olmak üzere BM, İİT, Arap Birliği, uluslararası İnsan Hakları Örgütleri ve Doğu Türkistan Diasporası vekillerinden teşkil eden bağımsız bir Teftiş heyetinin Doğu Türkistan’a gitmesi talebinde bulunuyoruz. Bu heyetin sağlıklı, adil ve şeffaf gözlem ve incelemelerde bulunabilmeleri için ziyaret esnasında Çin yönetiminin tamamen devre dışı kalmasını talep ediyoruz,  Aksi tadirde Çin’in uyduruk model tertipleri çerçevesinde yapılacak bütün yabancı gözlemci ziyaretlerini bir tiyatro olma dışında bir anlamı olmadığını ilan ediyoruz.

İşbu nedenle Türkiye’deki Doğu Türkistanlı Sivil Toplum Kuruluşları olarak Çin’in Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında tutulan akrabalarımıza sahip çıktığımızı gösterebilmek amacıyla bu Basın Açıklamasını yapmaktayız.
2050 senesine kadar Dünyaya hakim olma rüyasına ulaşmayı hedefleyen işgalcı Çin, tek Çin-Tek Millet (Çin Milleti ve Çin Devleti) yaratmak açısından projenin çok önemli bir kısmı olan Doğu Türkistan için Uygurların yok edilmesi veya tamamen Çinlileştirilmesi hedeflenmiştir. Hedefe ulaşmak için olağan üstü bir operasyona hızlı geçiş yapan Çin 70 senelik zulüm politikasını bir anda zirveye çıkarmıştır.

BM ve Uluslararası İnsan Hakları teşkilatları temsilcileri, herhangi bir yargı kararına dayanmaksızın toplama kamplarına konulan kişi sayısının 1 milyonu aşkın olduğunu iddia etmişti. Gayri resmi kaynaklar ve bulgulardan yola çıkarak 3 ile 5 milyon kadar insanın kamplarda tutulduğu kanaatindeyiz. Toplama kamplarında ırkî ve dinî aşağılama esaslı Çinlileştirme projesi yürütülmektedir. Kamp veya hapishanelerde şehit edilen veya hayatını kaybeden vatandaşlarımızın cenazeleri verilmemekte mezarları gösterilmemektedir.

Ayrıca “kardeş aile projesi” adı altında Çin Komünist Partisi üyeleri veya istihbarat elemanları, erkekleri hapse atılan ailelerimizin evlerine yerleştirilerek birlikte yaşamaya zorlanmakta, genç kızlarımız Çinli erkeklerle evlendirilmeye mecbur bırakılmaktadır.

Müslüman Türkistan halkı içki içme ve domuz eti yemeye zorlanmaktadır. Doğu Türkistan ile dışarıdan irtibat kurmak, telefonla görüşmek imkânsız hale gelmiştir. İrtibat kurulanlar direkt hapse atılmakta, hapse atılanların akıbetinden ise haber alınamamaktadır.

Çin’in Doğu Türkistan halkının milli, dini ve kültürel kimliğine yönelik başlattığı Çinlileştirme politikasını gerçekleştirmek için her türlü asimilasyon tuzakları, aile planlama ve Çinli göçmen-yerleşimci politikaları ile bölgenin demografik yapısının değiştirme icraatları tam hız ilerlemektedir. Böylece 40 milyonluk Müslüman Türk halkı dünyanın göz önünde etnik ve kültürel büyük bir soykırıma maruz kalmaktadır. Dil, kültür, medeniyet miraslarımız, camilerimiz yok edilmekte, Uygur kızları meslek edindirme bahanesi ile Çin’e gönderilmekte, kızlarımız Çinlilerle zorla evlendirilmektedir. Ebeveynleri toplama kamplarında tutulduğundan dolayı başı boş kalan masum çocuklar da özel hazırlanmış mankurtlaştırma kamplarında Çinlileştirmeye tabi tutulmaktadır.

70 yıldan beri işgal altında olan ata yurdumuz Doğu Türkistan geçmiş yıllarda büyük katliamlar yaşadı. 1991’de Barın Katliamı, 1997’de Gulca Katliamı, 2009’da Urumçi katliamlarında onbinlerce Doğu Türkistanlı öldürüldü. Kadın erkek Türkistanlıların infaz görüntüleri hala hafızalarımızdadır. Doğu Türkistan halkı bu katliamlara rağmen asla teslim olmadı. Fakat şimdi yaşadığımız 2017 sonrası dönem artık bir TOPLU İMHA OPERASYONU’dur. 21. Asırda yeni bir Endülüs olayı yaşanıyor.

Bütün insanlığa, İslam alemine ve Türk dünyasına sesleniyoruz. Bizim sesimiz olun. Ben de Uygurum! Ben de Kazak’ım! Ben de Doğu Türkistanlıyım! Diyerek bizim acımızı, bizim derdimizi paylaşın.
Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımız ve İslam Dünyası liderlerinden bu basın açıklamamız aracılığı ile halkımız adına iletmek istediğimiz ve çok aciliyet arz eden taleplerimiz olacaktır.
1-Çinliler zaten üstü açık hapishaneye çevrilmiş olan Doğu Türkistan’da dünyada başka bir örneği olmayan sözde “Eğitim merkezleri” adını verdiği Nazi kamplarında halkımıza karşı kültürel, dinî ve ırkî soykırım yapmaktadır. Bu kamplar derhal kapatılmalıdır.
Buralara hapsedilen aydınlar, sanatçılar, din adamları, iş adamları, bütün Doğu Türkistanlılar serbest bırakılmalı, 21. Asrın bu utanç uygulaması sona ermelidir.

2-Kutsal ve namus saydığımız evlerimize ve ailemizin içine göçmen Çinlileri yerleştirilmektedir. Bu çirkin ve ahlaksız uygulama derhal durdurulmalıdır.

3-Açıkça ilan ettiği Türkleri ve İslam dinini Çinlileştirme politikaları ile Uygurca, Kazakça ve diğer Türk dilleri, kültür ve kimliklerimiz ve bütün manevi değerlerimiz yok edilmektedir, buna derhal dur denmelidir.

Evlerimiz ve sokaklarımız virane hale dönmüş, kökleri binlerce seneye uzamış şanlı ve asil bir millet göz göre göre yok edilerek yer yüzünden silinmek istenmektedir. Çin’in Doğu Türkistan’da yürütmekte olduğu bu insanlık dışı uygulamalar derhal durdurulmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın mesele ile ilgili bizzat alakadar olup diplomatik girişimlerin başlatılması ve gerekli adımların atılmasını arz ediyoruz.

Hidayet OĞUZHAN
Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği Platformu

 



































































Devami
Doğu Türkistan, HABERLER, TÜRKİSTAN HABER, TÜRKİYEAbdulkerim ABDULVELİ, Abdurehim Heyit, Burhan Kavuncu, Çin, DOĞU TÜRKİSTAN, Muhammed Salih Damolla, Tacikistan, Toplama kampı, Türkistan, Uygur

DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ YAKINLARINDAN HABER ALAMAYAN AİLELER KAMPANYA BAŞLATTI

13 Şubat 201929 Ocak 2021
Toplama kamplarında, hapiste veya kayıp olan 13 sanatçı ve 159 akademisyen ile öldüğü açıklanan 6 din aliminin cenazeleri ya da video görüntüleri yakınları tarafından talep ediliyor
(isimleri aşağıda)
Çin zulüm aygıtı, Doğu Türkistanlı büyük sanatçı Abdurrahim Heyit’in yaşadığını ispat etmek için 26 sn’lik bir videosunu yayınladı. Böylece uzun süredir haber alınamayan sanatçının hapiste olduğu ortaya çıktı. Yakınlarına daha önce Heyit’in öldüğü söylenmiş, haber kısa zamanda yayılmış ve  büyük üzüntü yaratmıştı. Toplama kamplarında veya hapiste olduğu düşünülen 159 akademisyen ile Abdurehim Heyit dışında isimleri tespit edilebilen diğer 12 sanatçının da hayatlarından endişe ediliyor. Daha önce öldüğü açıklanan 6 din aliminin yakınları da cenazelerin kendilerine verilmediğini, Heyit videosundan sonra, yaşayıp yaşamadıklarından şüpheye düştüklerini söylüyorlar. Bunun için sosyal medyada #MeTooUyghur #MenmuUyghur  ve #bendeuygurum anahtar kelimeleriyle bir kampanya başlatıldı. Yakınları kayıp olan veya öldüğü açıklandığı halde cenazesi verilmeyen kişiler bu anahtar kelimelerin yanına yakınlarının fotoğrafını koyarak “ölü veya diri videosunun yayınlanmasını” istiyorlar.

Geçtiğimiz 18 ayda hapiste şehid edilen 6 alimin isimleri daha önce duyurulmuş ancak bazılarının cenazeleri ailelerine verilmemişti. Bu alimlerden Abdulahad Berat Mahsum Hacim‘in Kasım 2017’de öldüğü bilgisi ailesine 31.05.2018’de verildi. Tabii cenaze verilmediği gibi mezarı da gösterilmedi. 28 yıldan beri hapiste tutulan Abdulkerim Abdulveli‘nin şehadet haberi 03.12.2018 günü verildi ve 1 seneden fazla bir süre önce öldü denildi.  En son Urumçi Garant Pazar Camii imamı Abdurehimcan İmam‘ın 3 Ocak 2019’da vefat ettiği, 8 Ocak Salı günü açıklandı. Kur’an-ı Kerim’i Uygurca’ya çeviren tanınmış alim Muhammed Salih Damolla‘nın (79 yaş) 24.01.2018’de vefat ettiği bilgisi, yine aylar sona verildi. Tabii cenaze hakkında hiç bir bilgi yok. Şimdi bu şehidlerin yakınları da cenazelerinin gösterilmesini veya video kaydının yayınlanmasını istiyor.

Doğu Türkistan’da hapis veya toplama kampındaki sanatçılardan bazıları.:
1-Sanubar Tursun (5 yıl hapis-2018 Aralık) 
2-Taş Muhammet Batur (şarkıcı)
3-Enver Hakim (şarkıcı)
4-Perhat Hocaahmet (Perhat Baji-fıkra ustası)
5-Jalal Anwar (şarkıcı)
6-Rena Mijit (şarkıcı)
7-Dina Egenbeid (Ressam toplama kampında delirdi-3yıl hapis cezası aldı)
8-Şehid ABDURRAHİM HEYİT (Türkiye’de “Karşılaşınca” şarkısıyla meşhur)
9-Rozahun Tudahun
10-Adil Mijit (Komedyen),
11-Rashida Davut (Pop yıldızı)
12-Zahirshah (Silk Road tv programıyla ünlü genç şarkıcı)
13-Peride Mamut (ünlü halk şarkıcısı)
Bu sanatçıların çoğu dindar değil. Tek suçları Türkistanlı ve sanatçı olmaları. 

Toplama kampları veya hapiste olduğu düşünülen 159 akademisyenin de hayatlarından endişe ediliyor.  Doğu Türkistanlı akademisyenlerin isim listesi, Doç.Dr.Abdulveli Eyüp tarafından yapılan titiz bir araştırma sonucunda ortaya çıktı. Kendisi de  Doğu Türkistan’daki Sincan Mali ve Ekonomi Üniversitesi ile Sincan Ziraat Üniversitesi eski öğretim görevlisi olan Doç. Dr. Abdülveli Eyüp şimdi Türkiye’de yaşıyor. Eyüp “Kasım ayında hazırlanan 159 kişilik listedekinden çok daha fazla akademisyenin hapse atıldığı ya da kampa gönderildiğini” belirtiyor. Kesin sayının Çin yönetiminin baskıları nedeniyle belirlenemediğine dikkat çeken Abdülveli Eyüp, “Doğu Türkistan’daki kaynaklarımızdan aldığımız bilgiler, zulüm ve baskının boyutlarının her geçen gün arttığını gösteriyor. Biz sadece teyit edebildiğimiz isimlere listede yer verdik. Teyidi açısından ‘şüpheli’ kategorisinde yüzlerce kişi var” dedi.  Doç.Dr.Eyüp, listedeki isimleri teyit edilmesi için Doğu Türkistan’daki üniversite, gazete ve diğer kuruluşlarla temasa geçilip kayıpların ailelerine de tek tek ulaşıldığını belirtti.

Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine direnen ya da itiraz eden aydınlar da, komünist yönetime bağlı hatta Pekin’le birlikte hareket eden akademisyenler de “Toplama kampı” veya hapishanelerde.. Kayıp listesi, Çin’in 2016’dan itibaren hızlandırdığı asimilasyon politikası çerçevesinde yazar, alim, sanatçı ve akademisyenleri baskı altına alma uygulamalarının geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

ÜNLÜ TIP PROFESÖRÜ HALMURAT GHOPUR 

150’den fazla aydının bulunduğu listede tanınan isimlerden biri, ünlü tıp profesörü Halmurat Ghopur. Türkiye’de de kitapları tercüme edilen ve Sağlık Bakanlığı’nın davetlisi olarak Ankara’ya gelen Halmurat Ghopur, alternatif tıp konusunda çalışmalarıyla biliniyor. Ghopur, Türkiye ziyaretinin ardından ‘milliyetçi eğilimler gösterdiği’ ve ‘hilafet devleti kurmaya çalıştığı’ gerekçesiyle tutuklanıp hapsedildi. Akıbetinin ne olduğu hala bilinmiyor.

DİN ALİMİ, GAZETECİ, PROFÖSÖR…

Doğu Türkistan’ın ileri gelen ilahiyatçılarından ve tefsircilerinden Muhammed Salih Hacim’den de yaklaşık 1 yıldır haber alınamıyor. Hacim, Çin hükümetinin verdiği görevle 1986’da Kur’an’ı tefsir eden, Komünist Parti ile ilişkileri nedeniyle Türkler arasında eleştirilen bir isim. Ancak o da zulüm dalgasından kurtulamadı.

Çin’in tanınmış Türkleri hapse atma politikasını uygulamaya başlamasından sonra hedef alınanlar arasında gazeteciler de bulunuyor. Dört gazeteci ile Pekin yönetiminin medyayı sansürlerlenmesi için görevlendirdiği Sincan Basın Konseyi Başkanı Abdurrahman Ebey’den de haber alınamıyor. Ebey’in de Pekin yönetimiyle ilişkilerinin iyi olduğuna dikkat çekiliyor.

ÜNLÜ TARİHÇİ 13 AYDIR KAYIP

Bölgenin ünlü tarihçisi Prof. Dr. Rahile Davut’tan da 13 aydır haber alınamıyor. Davut, 2017 Aralık ayında bir akrabasına, Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’den, Pekin’e seyahat etmeyi planladığını söyledikten sonra ortadan kayboldu. Uygur Türk eserleri, folkloru, müzik ve el sanatları konusunda uluslararası üne sahip Davut da Çin yönetimi tarafından taktir gören Doğu Türkistanlı akademisyenler arasındaydı.

Kültür Bakanlığı tarafından kitapları Türkçe’ye çevrilen, makaleleri Türk akademisyenler tarafından yakından takip edilen Prof. Abdulkerim Rahman da kayıplar listesinde.

Listede Çin’de yaşayan Kırgız ve Özbek Türk’ü 4 akademisyen de bulunuyor.

159 AKADEMİSYENİN LİSTESİ
1. Halmurat Ghopur, (M) Former rector of Xinjiang Medical University, head of XUAR Medical Oversight Bureau, physician, PhD
2. Abbas Es’et, (M) Instructor at Xinjiang Medical University, physician, PhD
3. Nurmemet, Emet (M) Head of Uyghur Traditional Medicine Dept., Xinjiang Medical University
4. Enwer Tokhti, (M) Instructor at Uyghur Traditional Medicine Dept., Xinjiang Medical University
5. Alim Pettar, (M) Instructor at Xinjiang Medical University, physician, PhD
6. Perhat Bekhti, (M) Vice Rector of hospital attached to Xinjiang Medical University
7. Erkin Abdurehim (Oghuz), (M) Professor, Kashgar University, retired
8. Metréhim Haji, (M) Professor, Kashgar University
9. Enwer Isma’il, (M) Associate Professor, Kashgar University
10. Enwer Qadir, (M ) Associate Professor, Kashgar University
11. Gülnaz Obul, (F) Professor, Kashgar University
12. Erkin Ömer, (M) Professor, Kashgar University, school principal
13. Mukhter Abdughopur, (M)Instructor, Kashgar University
14. Qurban Osman, (M) Instructor, Kashgar University
15. Ablajan Abduwaqi, (M) Professor, Kashgar University; chair, Mathematics Department
16. Rahile Dawut, (F) Professor, Xinjiang University; PhD
17. Arslan Abdulla, (M) Former dean, Philology Institute, Xinjiang University; Professor; Head of XUARPeople’s Government Cultural Advisors’ Office
18. Abdukérim Rahman, (M) Professor, Xinjiang University
19. Gheyretjan Osman, (M) Professor, Xinjiang University
20. Tashpolat Téyip, (M) Professor, Xinjiang University; school principal
21. Alim Ehet, (M) Instructor, Xinjiang University; Developer of UyghurSoft software suite
22. Dilmurat Tursun, (M) Instructor, Xinjiang University
23. Batur Eysa, (M) Instructor, Xinjiang University
24. Rehim Rehmitulla, (M) Instructor, Xinjiang University
25. Erkin Imirbaqi, (M) Instructor, Xinjiang University
26. Nurbiye Yadikar, (F) Instructor, Xinjiang University
27. Nebijan Hebibulla, (M) Instructor, Xinjiang University
28. Asiye Muhemmedsalih, (F) Instructor, Xinjiang University
29. Abdusalam Ablimit, (M) Instructor, Xinjiang University
30. Abdubesir Shükri, (M) Professor, Xinjiang Normal University; Dean, Philology Institute, Xinjiang Normal University
31, Abduqadir Jalalidin, (M) Professor, Xinjiang Normal University; poet, husband of Jemile Saqi
32. Jemile Saqi, (F) Instructor, Xinjiang Education Institute, PhD; wife of Abduqadir Jalalidin
33. Yunus Ebeydulla , (M) Professor, Xinjiang Normal University
34. Ababekri Abdureshit, (M) Instructor, Xinjiang Normal University, PhD
35. Nur’eli Shahyaqup, (M) Instructor, Xinjiang Normal University, PhD
36. Nurmuhemmet Ömer (Uchqun), (M) Instructor, Xinjiang Normal University, PhD
37. Abdurazaq Sayim, (M) Vice Head of Xinjiang Social Sciences Academy; senior researcher
38. Küresh Tahir, (M) Researcher, Xinjiang Social Sciences Academy; son of Tahir Talip
39. Ablikim Hesen, (M) Head of Uyghur Department and senior editor, Xinjiang Youth Press; poet
40.Chimen’gül Awut, (F) Senior editor, Kashgar Uyghur Publishers; poet
41. Abduqeyum Tewekkul, (M) Physician, Kashgar Prefectural People’s Hospital
42. Enwer Abdukérim, (M0 Physician, Kashgar Prefectural People’s Hospital
43. Memet’éli Abdurehim, (M ) Former head of XUAR Language Committee, retired
44. Tahir Abduweli, (M) Researcher, XUAR Language Committee
45. Alimjan, (M) Researcher, XUAR Language Committee
46. Na’iljan Turghan, (M) Researcher, XUAR Language Committee
47. Abbas Muniyaz, (M) Professional writer, XUAR Writers’ Association
48. Perhat Tursun, (M) Researcher, XUAR People’s Arts Center; PhD; writer, poet
49. Tahir Talip, (M) Senior editor, “Kashgar Daily,” poet, public figure
50. Ilham Tahir, (M) Teacher (fired), middle school attached to Kashgar Normal University; son of Tahir Talip
51. Niyaz Imin, (M) Former teacher, Kucha County #1 Middle School
52. Ekrem Islam, (M) Vice Principal, Sanji City #3 Middle School
53. Nijat Sopi, (M) Professor, Ili Teachers College; PhD; chair, Literature Dept
54. Barat Tursunbaqi, (M) Former rector, Hotan Teachers College [Dazhuan]
55. Abdurakhman Ebey, (M) Former chief, former senior editor, Xinjiang People’s Press
56. Ekhmetjan Mömin (Tarimi), (M) Senior editor, Xinjiang People’s Press
57. Yalqun Rozi, (M) Editor, Xinjiang Education Press,
58. Qadir Arslan, (M) Editor, Xinjiang Education Press
59. Mahibeder Mekhmut, (F) Editor, Xinjiang Education Press
60. Ayshem Peyzulla, (F) Editor, Xinjiang Education Press
61. Tahir Nasir, (M) Former head, former assistant head editor, Xinjiang Education Press; XUAR People’s Government education inspector
62. Wahitjan Osman, (M) Editor, Xinjiang Education Press, poet
63. Erkin Muhemmet, (M) Editor, Xinjiang Education Press
64. Ekber Sirajidin, (M) Editor, Xinjiang Education Press
65. Yasin Zilal, (M) Head editor, “Tarim” Journal; poet
66. Mekhmutjan Sidiq, (M) Director, Xinjiang Television Station
67. Ekhmetjan Metrozi, (M) Technician, Xinjiang Television Station
68. Qurban Mamut, (M) Former head editor, former senior editor, “Xinjiang Culture” Journal
69. Qeyum Muhemmet, (M) Associate Professor, Xinjiang Art Institute; actor; host ; husband of Aynur Tash
70. Aynur Tash, (F) Report, Ürümchi People’s Radio Station, retired for health reasons; wife of Qéyum Muhemmet
71. Ablimit, (M) Independent researcher of Uyghur classical literature; PhD
72. Ablet Abdurishit (Berqi), (M) Associate Professor, Xinjiang Education Institute; PhD; poet
73. Sajide Tursun, (F ) Postdoctoral researcher at Max Planck Institute for the Study of Religious Diversity in Gottingen, Germany
74. Kamil Metréhim, (M) Chair, Pedagogical Institute, Ürümchi Vocational University; professor
75. Dilraba Kamil, (F) Instructor, Ürümchi #92 Middle School
76. Arzugül Tashpolat, (F) Lecturer, Xinjiang Engineering Institute; Arrested together with husband Ekrem Tursun
77. Tursunjan Hézim, (M) Instructor, Aqsu #1 Middle School
78. Abbas Burhan, (M) Researcher, XUAR Education Department; Vice Principal, Ürümchi City #10 Elementary School
79. Ablimit Ablikim, (M) MA student, Shanghai Arts Institute
80. Ablet Shemsi, (M) Instructor, Kucha County Ishkhala Village Middle School
81. Adil Tursun, (M) Vice Principal, senior teacher, Kashgar Old City County #1 Middle School; National-Level Expert
82. Arzugül Abdurehim, (F) Received MA in Japan
83. Zulpiqar Barat (Özbash), (M) Former instructor, Xinjiang University; PhD
84. Azat Sultan, (M) Chair, XUAR Literature and Arts Union; Chair, Xinjiang Writers Association; Professor; Literature expert
85. Idris Nurulla, (M0 Independent translator, poet
86. Shahip Abdusalam (Nurbeg), (M) Instructor, Kelpin County #1 Middle School; poet
87. Qasimjan Osman (Ghazi), (M) Civil servant, Peyzawat County Party Committee Propaganda Department; poet
88. Zohre Niyaz (Sayramiye), (F) Instructor, Bay County Sayram Village Middle School; poet
89. Muhemmedsalih Hajim, (M) Researcher, Nationalities Research Institute, Xinjiang Social Science Academy, retired; translator of the Quran into Uyghur; religious scholar and translator; died at age 84 in a camp; father of Nezire Muhemmedsalih
90. Adiljan Tuniyaz, (M) Former reporter, Xinjiang People’s Radio Station; poet; husband of Nezire Muhemmedsalih
91. Nezire Muhemmedsalih, (F) Independent writer; wife of Adiljan Tuniyaz; daughter of Muhemmedsalih Hajim
92. Ilham Weli, (M) Chair, senior editor, “Xinjiang Gazette” Uyghur Editorial Department
93. Mirkamil Ablimit, (M) Vice Chair, senior editor, “Xinjiang Gazette” Uyghur Editorial
Department
94. Memtimin Obul, (M) Editor, “Xinjiang Gazette” Uyghur Editorial Department
95. Jür’et Haji, (M) Editor, “Xinjiang Gazette” Uyghur Editorial Department
96. Erkin Tursun, (M) Editor, director, Ili Television Station
97. Abduréhim Abdulla, (M) Senior editor, Xinjiang Audiovisual Press; poet
98. Es’et Éziz, (M) Chief, Ürümchi People’s Radio Station Uyghur Editorial Department
99. Alim Yawa, (M) Former instructor, Peyzawat County Güllük Village Middle School; poet
100. Enwer Qutluq (Nezeri), (M) Editor, Xinjiang Television Station; poet
101. Khalmurat Eysajan, (M) Instructor, Ili Pedagogical Institute
102. Zulpiqar Köresh, (M) Editor, Xinjiang Television Station; singer
103. Turdi Tuniyaz, (M) Former Principal, Ürümchi City Experimental Middle School
104. Ömerjan Nuri, (M) Instructor, Hotan Teachers College [Dazhuan]
105. Qeyser Qéyum, (M) Editor in Chief, “Literary Translations” Journal Committed suicide. Jumped off eighth floor of his office building after a police summons rather than face probable detention in the camps.
106. Abduqadir Jüme, (M) Independent translator, poet
107. Mirzahit Kérimi, (M) Former editor (retired), Kashgar Uyghur Press; writer
108. Nijad Memtimin, (M) Employee, Kashgar Prefectural Government Information Office; photographer
109. Mutellipjan Memtimin, (M) Owner, “Kashgar White Steed Photo Studio”; photographer
110. Mukhtar Rozi, (M) Computer expert; programmer
111. Mehmutjan Khoja (Ümidwar), (M) Editor, “Xinjiang Youth” Journal; poet
112. Méhrigül Tahir, (F) Instructor, Kashgar Preschool Teachers Training School;daughter of Tahir Talip
113. Nijat Ablimit, (M) Instructor, Kashgar University
114. Dilshat Perhat (Ataman), (M) Founder, “Diyarim” Website
115. Khalide Isra’il, (F) Editor, “Xinjiang Gazette,” retired; writer
116. Ablajan Siyit, (M) Vice head editor, senior editor, Kashgar Uyghur Press
117. Osman Zunun, (M) Former head editor, senior editor, Kashgar Uyghur Press, retired
118. Abliz Ömer, (M) Former head editor, senior editor, Kashgar Uyghur Press, retired
119. Dilmurat Ghopur, (M) Vice Rector, Xinjiang University
120. Gheyret Abdurahman, (M) Researcher, Xinjiang Social Sciences Academy; Vice Head, Language Institute, Xinjiang Social Sciences Academy
121. Abduqéyum Mijit, (M) Researcher, National Culture Research Institute, Xinjiang Social Sciences Academy
122. Abduréhim Rahman, (M) Associate Professor, Xinjiang University; PhD; husband of Ruqiye Osman
123. Ruqiye Osman, (F) Administrator, Xinjiang University Library; wife of Abduréhim Rahman
124. Gülbahar Éziz, (F) Civil servant, XUAR Prison Administration Office; psychology counselor; lawyer
125. Emetjan, (M) Qutlan Electronic Company, computer engineer
126. Imam, the computer center of Xinjiang University.
127. Ablajan Memet, (M) Konisheher Number one High school.
128. Ehmetjan Jume (M), Konisheher Number one high school
129. Sajidigul Ayup (F) Konisheher Number one high school.
130. Qeyser Abdukerim (M), computer engineer, poet.
131. Metyasin Metqurban (M) Bilkan electronic company, CEO, computer engineer
132. Perhat Zahir (M) computer engineer
133. Abdurahman Memetabla (M) computer engineer, CEO, Rawanyol electronic company.
134. Nurshat (M) Graphic designer, Qarluq Electronic Company
135. Abletjan Ismail (M), Creator of Yaltapan software, IT engineer of XUAR Government website ts.cn,
136. Weli Barat, (M) Former dean of Xinjiang University.
137. Ablet Zeydin (M) XUAR TV station
138. Zulpiqar Koresh (M) host, XUAR TV station
139. Reshide Dawut (F) singer, XUAR theater
140. Adil Mijit (M) comedian, XUAR Theater
141. Senewer Tursun (F) singer, XUAR theater
142, Dolqun Tursun (M), XUAR department of preventive medical.
142. Abdurishit Imin (M) XUAR department of agriculture
143. Sirajidin Qarluq (M), Qarluq electronic, co, ltd,
144. Amannisa Qemirdin (F) accountant, Qarluq electronic,
145. Reyhangul Mehmut (F)graphic designer, Qarluq electronic
146. Yusup Ehmet (M) graphic designer, Qarluq electronic
147. Osman Ehet (M) music editor, Qarluq electronic
148. YasinJan Sadiq (choghlan) (M) writer, XUAR writers association
149. Erkin Ibrahim (peyda) (M) publisher, CEO of ogen publishing company.
150. Mutellip Sidiq Qahiri (M) associate professor, Kashgar University
151. Abla Memet (M) former principal of Kucha #1 high school, reworded in 2017 in chemistry.
152. Osman Hoshur (M), Writer, participant of Uyghur textbook.
153. Enwer Sidiq (M), Lecturer of physics, Xinjiang Normal University
154. Husen Hesen (M) physician, Kucha Uyghur Medicine Hospital
155. Ebeydulla Hesen (M) physician, XUAR Uyghur Medicine Hospital
156. Tahir Hesen (M), physician, Kucha people’s hospital
157. Nejibulla Ablat (M) cardiologist, Kashgar #2 people’s Hospital.
158. Memetjan Abliz (M) Writer, Kashgar Uyghur publishing house.
159. Ibrahim Alptekin (M) poet, publisher, Artush

https://www.karar.com/karar-gazetesi/27-aralik-2018



































































Devami
Doğu Türkistan, HABERLER, TÜRKİSTANAbdulkerim ABDULVELİ, Abdurehim Heyit, Çin, DOĞU TÜRKİSTAN, Muhammed Salih Damolla, Sincan, Türkistan, Urumçi, Uygur, Xinjiang

AÇIKLAMA

10 Şubat 201911 Şubat 2019

 

TÜRKİSTANDER Başkanı Burhan Kavuncu, Doğu Türkistanlı sanatçı Abdurrehim Heyit hakkındaki haberler ve Çin rejiminin bugün yayınladığı video ile ilgili aşağıdaki açıklamayı yaptı:
Doğu Türkistanlı koşuk sanatçısı Abdurrahim Heyit’in ölüm haberine gösterilen tepkiler üzerine Çin resmi kanalları bugün bir videoda, Abdurrahim Heyit’e ait olduğunu düşündüğümüz 26 sn’lik bir görüntü yayınladılar.
Konuşturulan kişi hapiste ve sağ-selamet olduğunu, hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini, “baskı ve zorlama yapılmadığını” söylüyor. Video üzerindeki incelemeler devam etmektedir. İlk izlenim, gösterilen  kişinin Abdurrehim Heyit olduğu, ağır işkence görmüş olduğu hatta yüzünün bir kısmının kısmi felç gibi hareketsiz olduğu, çok kısa (26 sn) konuşturulmasındaki maksadın farklı bir şey söylemesini engellemeye matuf olduğu yönündedir.
Böyle bir videonun Çin rejimi tarafından yayınlanması, uzun süredir kayıp veya toplama kampında/ hapiste olduğu düşünülen ama haber alınamayan çok sayıda akademisyen, sanatçı, din adamı, gazetecinin durumunu da gündeme getirmelidir. Bundan önce Çinli makamlar tarafından öldüğü açıklanan ama cenazeleri ailelerine verilmeyen Abdulahad Berat Mahsum hacim, Muhammed Salih Damolla, Abdulveli Abdulkerim Qarim gibi din adamlarının durumu da aydınlatılmalıdır. Benzeri bir çok vak’ada, ziyarete giden yakınları ile görüştürülmeyen mahpuslarla ilgili, aylar sonra “öldüğü ve defnedildiği” bilgisi verilmektedir. Mesela Hoten şehrinde yukarıda adı zikredilen Abdulahad Berat Mahsum Hacim’in 2017 Kasım ayında öldüğü ve defnedildiği, ailesine 31.05.2018’de söylenmiştir. Ne cenaze ne mezar yeri gösterilmemiştir. Belki de o haber de yalandı. Yeterli tepki gösterilmediği için daha sonra öldürülmüş olabilir. Yine 3.12.2018’de “bir sene önce öldüğü” açıklanan Kerem Qari de belki hala ölmemiştir.
Çin rejimi bugün yayınladığı video ile Abdurrehim Heyit’in şahsında:
1-Sanatçıları hapse attığını,
2-Serbest konuşma imkanı ve izni vermediğini,
3-Mahpuslara sakat bırakacak derecede ağır işkence yaptığını
4-Aileleri ile aylarca görüştürmediğini, “öldü defnettik” diyerek yalan bilgi verdiğini,
5-Tepkiler gösterilmeseydi öldürebileceğini de teyit etmiş oldu.
Daha önce de Toplama kampları, Türkistanlı ailelerin evine Çinli erkek yerleştirilmesi, Bütün Din ve İnançları Çinlileştirme uygulaması haberlerini önce inkar ederken daha sonra kabul etmek zorunda kalmıştı.
Şimdi suçluluk telaşı ile “ölüm haberinin asılsızlığı” iddiasına sarılan Çin rejimi, bu video ile insanlığa karşı işlemiş olduğu suçlarını bir kere daha itiraf etmiş oldu.
Burhan Kavuncu
TÜRKİSTANDER BAŞKANI
YanıtlaYönlendir

 



































































Devami
Burhan Kavuncu, Doğu Türkistan, DUYURULAR, FAALİYETLER, TÜRKİSTAN, YAZARLAR

Türkiye Dışişleri Bakanlığı: “Hukuksuz Uygulamalardan Kaygıları ve Uygur Hassasiyetimizi İlettik”

21 Ocak 201921 Ocak 2019

Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu TBMM’de Doğu Türkistan’daki toplama kamplarının varlığını ve asimilasyon uygulamalarını Çin Kararnamesine atıfta bulunarak açıkladıktan sonra, “hukuksuz uygulamalardan duyulan kaygıları ve Uygurlar konusundaki hassasiyeti” Çinli yetkililere “kuvvetli bir şekilde” ilettiklerini belirtti 

 

21 Ocak 2019

TBMM’de HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun soru önergesine 18 Ocak 2019 günü yazılı bir cevap veren Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, kamuoyunun tartıştığı “Doğu Türkistan’daki toplama kampları ve hak ihlalleri” konusuna net bir açıklama getirdi. Mecliste okunan açıklamaya göre, Çin daha önce mevcudiyetini inkar ettiği  “yeniden eğitim kamplarını”  9 Ekim 2018 tarihinde yürürlüğe giren bir kararname ile resmen kabul etti. “Çin Halk Cumhuriyeti Terörle Mücadele Kanunu’nun Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygulama Usulünün Gözden Geçirilmesi Hakkında Karar” ismiyle yasaya eklenen metin, toplama kamplarının varlığını ve buralarda ‘eğitilen’ insanlara asimilasyon uygulandığını teyit ediyor.

Dışişleri Bakanlığı’nın herhangi bir yorum yapmadan aktardığı “Terörle Mücadele Kanunu’na ek Karar” metnine göre “terör örgütlerince kandırılan Çin vatandaşlarına Çin tarihi, Çin kültürü, Çince ve aşırılık karşıtı mevzuat ve en az bir meslek”  öğretildiği ileri sürülmektedir.  “İleri sürülmektedir” ifadesi de Dışişleri Bakanı’na ait. Bakan’ın açıklamasında ayrıca “kamplardaki Uygurların ve diğer müslümanların sayısı hakkında bir açıklama yapılmamıştır” denildi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun HDP’li Gergerlioğlu’nun sorusuna verdiği cevapta,  BM’de Çin’deki durumun görüşüldüğü İnsan Hakları Konseyi’nin EPİM (Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması) Çalışma Grubu toplantısında Türkiye tarafından “bireylerin hiç bir hukuki zemini olmaksızın hapsedilmeleri, aileleri ve toplumla ilişkilerinin kesilmesi gibi temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı idari uygulamalara ilişkin kaygılara dikkat çekildiği” ve “tüm Çin halkı için evrensel insan haklarını tanımasının teşvik edildiği” ifade edildi. Ayrıca ikili görüşmelerde de “terörle mücadelede hukuka riayet edilmesinin” ve “masum insanların teröristlerden ayırt edilmesi gerektiğinin”  “kuvvetle vurgulandığı” belirtilmiş.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu açıklamasında Uygurlarla tarihi, dini, kültürel ve akrabalık bağlarımız  bulunduğunu, SUÖB (Sincan Uygur Özerk Bölgesi)’teki gelişmelerin takip edildiğini belirttikten sonra, Türkiye’nin Uygurlar konusunda hassas olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Uygurlar hakkındaki görüşlerimiz ve duyarlılığımız, tarafımdan ve diğer üst düzey yetkililerimizce her vesileyle Çin makamlarına aktarılmaktadır”.

Cevabi açıklamanın sonunda “son 10 yıl içerisinde siyasi gerekçelerle Çin makamlarına iade edilen Uygur Türk’ü bulunmadığı” belirtildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklaması, Türkiye’nin Doğu Türkistan’daki durumdan kaygılarının ve “Uygur hassasiyetinin”  resmi olarak en üst düzeyde ifade edilmesi anlamına geliyor.

Çin Terörle Mücadele Kanunu’nun Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygulamasına Ek Kararname’nin, artık gizlenemeyen toplama kamplarına ve asimilasyona yasal zemin oluşturmak amacıyla çıkarıldığı düşünülüyor. Aslında Doğu Türkistanlılar genelde Çince biliyorlar, ama asimilasyon politikası, onların Uygurca veya Kazakça konuşmalarını engellemeyi ve Türkistan kültürünü yok etmeyi amaçladığı için Çince ve Çin kültürü eğitimi uygulanıyor. Türk lehçelerini konuşmakta ısrar edenler “sakıncalı vatandaş” sayılıyor. Doğu Türkistan’da dinî uygulamaların tamamı “aşırılık” olarak kabul edildiği için “aşırılık karşıtı mevzuat”ın  ‘tam anlamıyla özümsendiği’ anlaşılana kadar, Türkistanlılar zorunlu eğitim kampında tutulmaya devam ediyor.

 

Yeni Metin Belgesi

TÜRKİSTANDER HABER MERKEZİ 

 



































































Devami
Doğu Türkistan, HABERLER, TÜRKİSTAN HABER, TÜRKİYE

Çin’in Uygurlara karşı enformasyon savaşı

25 Aralık 20182 Ocak 2019

Çin, Batı dünyası tarafından kendisine uygulanan ve şikayet ettiği enformasyon savaşının enstrümanlarını Doğu Türkistan’a karşı uyguluyor.

Rusya’nın, ABD’nin 2016 başkanlık seçimlerine şaibe karıştırdığı iddiasından, Çin’in Avustralya’daki ve ABD’deki etki operasyonlarına kadar, ‘politik ve stratejik hedeflerin peşindeki enformasyon manipülasyonunun’ günümüz uluslararası güvenliğin temel dinamiği haline geldiği açık.

Uluslararası siyasi arenada “Bilgi savaşı” (IW) etiketi altında geniş operasyonlar dizayn ediliyor. Algılar üzerinde etki sahibi olmak ve hedeflenen kitlenin karar verme sürecini ele geçirmek gibi.

Çin, ülkenin bilgi alanındaki savaşında Tayvan gibi uzun zamandır devam eden uluslararası ihtilafın yanı sıra Güney Çin Denizi ve Hindistan ile olan toprak anlaşmazlıkları konusunda da üç yoldan saldırıya uğruyor. Bu saldırılar; Kamuoyu, psikolojik ve yasal savaş.

Ancak aynı Çin, kendisine karşı oynanan bilgi savaşına karşı koymak için aynı şekilde kendisine uygulanan stratejinin unsurlarını kullanarak Sincan Uygur Özerk Bölgesiolarak adlandırdığı Doğu Türkistan‘daki Uygur Müslümanları ile uğraşıyor.

Çin, Sincan’daki baskısını arttırmasına gerekçe olarak, Sincan ve Uygur terörizmi iddiasıyla yabancı ülkelere yönelik bilgi savaşı statejisini de yoğunlaştırdı.

Örneğin, 9/11 ( ABD’de  İkiz Kuleler’e gerçekleştirilen 11 Eylül saldırısı) saldırısından bu yana geçen yıllarda Şangay İşbirliği Örgütü’nün (SCO) merkezi bir gündemi olarak “terörle mücadeleyi” içine aldı, örgütlenme büyük ölçüde düzenli ortak terörle mücadele tatbikatlarına ve yargı işbirliğine odaklandı. Şüpheli “teröristlerin” iadesi ve bilgi paylaşımı da bunun en önemli ayağı oldu. Tabi burda Çin’in terörist diye adlandırdıklarının kimler olduğu ise tartışma konusu.

Çin’in medya savaşı aktörleri

Pekin, China Daily, Xinhua ve Global Times of Business gibi devlet medyasında istikrarlı bir şekilde Batı medyasının Sincan (Xinjiang)’daki baskı haberlerine karşı refleks geliştirdi. Batı ile medyada kamuoyu savaşına giren Çin, örneğin Mart 2014 Kunming terörist saldırısından sonra, China Daily, Batı’nın terörle ilgili “çifte standart” ını reddeden bir makale yayınladı .

Çin’in kitlesel “yeniden eğitim kampları” hakkındaki bilgiler uluslararası kamuoyuna ulaştığında, Sincan’daki durumla ilgili “dezenformasyon” olarak gördüğü haberlerle mücadele etmek için medya platformlarında bir dizi farklı anlatı yaymaya başladı.

Global Times 26 Temmuz 2018 tarihinde “ Gözetim, Bastırma ve Kitlesel Gözaltı” adıyla bir makale yayınladı. Çin hükümetinin uyguladığı politikanın aslında Sincan’ın güvenlik durumunu “geri döndürdüğü” ve “Sincan’ın Çin’in Suriye veya Libya’sı” olmasını engellediğini bu yüzden de haklı olduğunu yazdı. Ayrıca, “bölgedeki barışı ve istikrarı korumanın hem hükümetin hem de halkın çıkarlarına olduğu belirtildi.

China Daily ise 14 Ağustos tarihli bir makalede Çin’in Sincan’da uyguladığı politikanın ve güvenlik önlemlerinin yabancı medya tarafından yanlış yorumlandığını veya hatta abartıldığını vurguladı. Makaleya göre bu abartı; cehalet ve bölgeyi Çin’den ayırma ve bağımsız bir ülkeye çevirme üzerine eğilmiş Uygur diasporasında yer alanların yaydığı yanlış öykülerin sonucuydu.

İdeolojik totalitarizm ve Mao dönemi

Yaşananlar Çin siyasi kültüründe derin kökleri olan ideolojik totalitarizm dönemlerini hatırlatıyor. 1950’lerde Mao Zedong altında kurulan yargısız “düşünce reformu” kurumlarına geri dönüş.

Çin’in bilgi savaşı stratejisinin unsurlarını Sincan’da uygulaması, Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin “sosyal istikrar” a engel olarak gördüğü Uygurca’nın dini ve kültürel tezahürlerini hedefleyerek önleyici bir işleve hizmet etti.

Şanghay İşbirliği Örgütü Nedir ?

Şanghay İşbirliği Örgütü veya bilinen adlarıyla Şanghay Beşlisi ve Şanghay Paktı, Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın 1996 yılında oluşturdukları uluslararası bir örgüt. 2001 yılında Özbekistan’ın katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı. İran, Hindistan, Pakistan ve Türkiye için üyelik hala tartışma aşamasında.

Kaynak: www.dunyabulteni.net



































































Devami
Doğu Türkistan, HABERLER, TÜRKİSTAN HABER

Yazı gezinmesi

Daha eski yazılar

DUYURULAR

TÜRKİSTANLI MUHACİRLERE YARDIM ÇAĞRISI

Mübarek Ramazan ayına has RAHMET BEREKET VE MAĞFIRET ile hemhal olalım.

 

Facebook

Facebook

REHBER

ÖZBEKÇE TÜRKÇE RUSÇA

İletişim

  • Cibali Mahallesi
    Salihpaşa Caddesi 2/4 Unkapanı
    Fatih/İstanbul/Türkiye

Address

Telefon +90 212 523 23 80 cep fax +90 212 523 23 80

Son Yazılar

  • TÜRKİSTANDER Olağanüstü Genel Kurul toplantısı
  • GÖÇ İDARESİ’NİN ZORLA GERİ GÖNDERDİĞİ GÖÇMENLERİ İŞKENCE VE ÖLÜM BEKLİYOR!
  • Özbekistan: 2023’te en çok konulan isimler
  • Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor -4
  • Özbekistan’da işkencede ölüm olayları artıyor-3

FAALİYETLER

TÜRKİSTANLI MUHACİRLERE YARDIM ÇAĞRISI

Anavatan Türkistan’dan (Özbekistan, Doğu Türkistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan,...

“Canımızla, kanımızla Bir’iz!”

TÜRKİSTANLILAR KAN BAĞIŞINDA Türkiye’de yaşayan Türkistanlı muhacirler Kızılay’a...

TÜRKİSTANDER Enver Paşa’yı andı

TÜRKİSTANDER üyeleri ve gönüllüleri, şehadetinin 95. yılında Enver...

DUYURULAR

TÜRKİSTANDER Olağanüstü Genel Kurul toplantısı

Önümüzdeki 24.11.2024 Pazar günü saat 14.00’te Kayabaşı Mah...

GÖÇ İDARESİ’NİN ZORLA GERİ GÖNDERDİĞİ GÖÇMENLERİ İŞKENCE VE ÖLÜM BEKLİYOR!

TÜRKİSTANDER Başkanı Burhan Kavuncu, son günlerde “zorla sınırdışı...

TÜRKİSTANLI MUHACİRLERE YARDIM ÇAĞRISI

Anavatan Türkistan’dan (Özbekistan, Doğu Türkistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan,...

KATEGORILER

Yandex.Metrica

© TURKİSTANDER 2023