Doğu Türkistan’a Ecdâdımız Gibi Gitmek

05.07.2015

Yıl 1873.  Doğu Türkistan Çin zulmü altında inlemektedir.  Güneşin doğduğu yerdeki, yani Doğunun son Müslüman milleti Uygurların lideri Yakup Han, yeğeni Hoca Töre’yi İstanbul’a nizam-ı âlemin padişahı Sultan Abdülaziz’e elçi olarak gönderir.

Hoca Töre elinde bir mektupla huzura alınır. Mektupta, Yakup Han’ın, yeryüzündeki Müslümanların hâdim olan padişahın “engin kanatları altına sığınmaya geldiklerini, Çin istilası ile mücadele etmek için büyük hünkarımızın yardımına ihtiyacı olduğunu” belirten sözleri,  Sultan Abdülaziz’in yüreğinin üstünden geçer.

Dünyaya nizam veren âl-i Osman ceddinin İ’lâ-yı Kelimetullah dâvası kalbine düşer ve hüzünlenir. Güneşin doğduğu yerdeki uzak milletdaşımızın ülkesi Doğu Türkistan için askerî yardım hazırlıklarına başlanır.

Kaşgar Çin zulmü altında ezilirken hiç durur muydu Osmanlı? Dünyanın neresinde mazlum millet ve ümmetdaşımız varsa, Osmanlının eli ve yüreği oradadır.

Yakup Han’ın elçisi Doğu Türkistan’a askerî yardım yüklü bir Osmanlı gemisi ve teçhizatlı bir savaşçı takımı ile İstanbul’dan gönlü şâd, yüreği bileyli bir şekilde ayrılır. Hindistan’ın Bombay şehrinden sonra heyet, uzun bir kara yolculuğundan sonra Kaşgar’a varır. Türk heyetinin şehre varmasıyla şehirde sevincin göklere erdiği bir bayram havası başlar. Yakup Han, Osmanlı heyetini yüz pare top atışıyla selamlarken, Uygurlu karındaşlar Osmanlı heyetini gözyaşlarıyla karşılar.

Kafilenin komutanı Yüzbaşı Ali Kâzım, dağlarına ve bitek ovalarına bakarak Kaşgar’ın bir Anadolu şehrinden farklı olmadığını anlar. Doğu Türkistan’a gönderilen Türk bayrağı Kaşgar semalarında dalgalanmaya başlar. O günden itibaren  Kaşgar câmilerindeki hutbeler yeryüzüne nizam veren,  Müslümanların ve Türklerin hâdimi Osmanlı Padişah’ı adına okunmaya başlar.

Yüzbaşı Ali Kâzım, Kaşgar’da Uygur gönüllülerinden katıldığı bir topçu taburu kurar.  Kurduğu birliğe de Nizam-ı Cedid adını verir. Nizami savaşı ve top-tüfek kullanma, mermi imal etme tekniklerini öğretir. Bu durumdan Çinliler rahatsız olur ve ezici gücüyle Doğu Türkistan’a saldırmaya başlar.

Büyük bir mücadeleye rağmen Osmanlı askeri Çinlilere esir düşer. Yüzbaşı Ali Kâzım ve arkadaşları zindana atılıp zincire vurulur. Ağır Çin işkencesi altında ölümcül günler başlar.  Sırtlarında kamçı yarası ve açlıktan bir deri bir kemik kalırlar. Tırnaklarına demir iğneler saplarlar ve otuz üç gün işkenceye tâbi tutulurlar.

Yüzbaşı Ali Kâzım ve Osmanlı askerlerinin idamına karar verilir.  Zindanda elleri ve ayakları zincirlenmiş olan Yüzbaşı Ali Kâzım yaslandığı taş duvardan sırtını çekerken derisi yer yer kopar.  Ağır acılara rağmen dua için bir deri bir kemik kalmış ellerini Allah’(c.c.)’a kaldırır:

“Allah’ım, Müslüman karındaşların ülkesine Sen’in rızan ile geldik. Mazlum karındaşlarımızın mücadelesine yardım için harp ettik.  Sen’in bizim için hayırlı kıldığın her şeye razıyız.  Şimdi Sen’in yardımına muhtacız” der ve devamını getiremez, yığılır kalır.

Yeni atanan Vali, idamlık Osmanlı askerlerini görmek için hapishaneye gelir. Valinin aslı nesli Doğu Türkistanlıdır.  Çocukken esir edilerek Çinliler tarafından eğitilmiştir.  Esirlerin idam edilişlerine Vali de eşlik edecektir. İdam öncesi esirlere son istekleri sorulur.  Ali Kâzım kendisi ve arkadaşları için iki rekât namaz kılma isteğinde bulunur.  Namaz kılma istekleri kabul edilir.

Yüzbaşı Ali Kâzım imam olur, askerler arkasında saf tutarlar. Vali, onların namaz kılışlarını dikkatle bakmaktadır. Namaz bittiğinde Vali, Ali Kâzım’ın yanına gelir, “Bu yaptığınız nedir?” diye sorar. O da “Müslümanların ibadetidir” der.

Bu iki kelimelik ifadenin ardından Vali “Babam da böyle yapardı” der ve sîmasına adeta merhamet damarları hâkim olmaya başlar ve düşünceleri değişir. Vali’nin kalp ve dimağından azıcık da olsa Doğu Türkistanlılık şuuru sâdır olur.  İdamın ertelendiği tâlimatını verir.

Bir zaman sonra Ali Kâzım ve arkadaşları İstanbul dönerler, fakat hâlâ zulüm çilesi dolmamıştır Doğu Türkistanlı karındaşların.  Osmanlı ecdâdımızın yardımları büyük sultan Abdülhamid Hanın, üzerinde Türk bayrağı dalgalanan Pekin Hamidiye Üniversitesi ile devam eder.

O gün bugündür bu iki  -Türk sultanlarının gönderdiği askerler gibi gidemedik. Ne acı değil mi?

Bozgun yıllarından sonra Batı ve Asya’da hükümferma olduğumuz zamanlar aklımıza düştükçe başımız hep öne düşüyor. Sonra alıştık, izzet ve şerefle çekildiğimiz diyarlara ve Doğu Türkistan’a turist olarak gezmeye gidiyorduk, Çinlilerle ticaret hacmimizi artırmaya çalışıyorduk.

Doğu Türkistan’ın şanlı önderleri Yakup Han’dan sonra sürüp gelen İsa Yusuf Alptekin’i, Osman Batur’u, Barat Hacı’yı unuttuk.

Ah, mazlum Doğu Türkistan! Geleyim diyorum, gelemiyorum… Bildiğin muhteşem recüliyetimiz yok artık… Anla bizi, sana mahcubuz…

Devami

Doğu Türkistan’da zulüm var: 5 maddede Uygur Türklerinin yaşadıkları

05.07.2015

Ramazan’la birlikte Doğu Türkistan’da Uygur Türklerinin yaşadığı kötü muamele yeniden gündemde. Çin yönetimi kamuda oruç tutmanın yasak olduğunu ama sokaklara karışmadıklarını açıkladı. Sosyal medyada paylaşılan zulüm fotoğraflarının çoğunun sahte olduğu da dillendirildi. Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Oğuzhan “Fotoğrafların çoğu yanlış ve temsili olsa da olaylar gerçek” diyor

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’ı hâkimiyeti altına alıp bölgeyi ‘Sincan’ olarak adlandırdığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uyguladığı yönündeki haberlerle sık sık karşılaşıyoruz. 2009’da Urumçi’de yaşanan olaylardan sonra bu zulmün şiddetlenerek arttığı yönündeki haberler bu Ramazan ayının başında yeniden alevlendi. Özellikle sosyal medya üzerinden yayılan akıl almaz işkence fotoğrafları Uygurlularla ilgili kampanyada hepimizin ekranına bir şekilde düştü. Tabii haliyle pek çok fotoğrafın başka bölgeler ve olaylarla ilgili olduğu, çoğunun yalan ve yanlış olduğu da sıkça dillendirildi. “Oruç tutmak yasaklandı”, “Ramazan’da zorla içki içirdiler” gibi kimi haberlerin gerçekten uzakta olduğu ve bu fotoğrafların Şandong bölgesindeki bira festivalinden alınan fotoğraflar olduğu iddiası da medyamızda kendisine yer buldu. Peki gerçek ne? Bu fotoğraf ve olaylar ne kadar doğru?

TERAVİH NAMAZI YASAK 

Olayın iç yüzünü anlamak ve fotoğrafı doğru çekmek için merkezi Zeytinburnu’nda bulunan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hidayet Oğuzhan’ın kapısını çalıyoruz. 13 yıl önce annesini bırakıp Doğu Türkistan’dan kaçarak İstanbul’a gelen Oğuzhan, Çin’in 66 senedir rutin bir zulüm ve baskı uyguladığını, 2009 senesindeki Urumçi olaylarından sonra da bu baskıları kat be kat artırdığını kaydediyor. “Ramazan’da her sene denetim ve uygulamalar zaten sıkılaştırılırdı. Bizim bağımsızlık hareketimizin temelinde dinimizin etkili olduğunu düşündükleri için tamamen ‘dinlerini yok edelim’ psikolojisindeler. Ramazan ayında içki festivali yapıyorlar mesela bizim meydanlarda. Kadınları zoraki muhtarlar vasıtasıyla evlerinden çıkarıp orada dans ettiriyorlar. Camilerin hocalarını dans ettirip şarkı söyletiyorlar. ‘Bunlar çok takva oluyorlar, hayatın içine katmak istiyoruz’ diyorlar.” diyen dernek başkanı internette dolaşan fotoğrafların gerçekliği konusunda ise şunları söylüyor: “Doğu Türkistanlıların haber yayan resmi ajansları yok. Bir duyum aldıklarında veya şahit olduklarında bunu sosyal medyada paylaşıyorlar. Bu haberlere eşlik eden bazı resimlerin gerçekle ilgisi yok. Bunu kabul etmek lazım. O olaya ait gerçek bir fotoğraf olmadığı için böyle temsili resimler kullanılıyor. Veya çok eski, benzer bir fotoğrafı kullanmak zorunda kalıyoruz. Çünkü yeni fotoğraf çekmek çoğu kez mümkün değil. Resim temsili olsa da olay tamamen gerçek. Üstelik haberlere yansıyanlar doğruların ancak yüzde 10’u kadardır. Orada bir hadise olduğunda kimsenin haberi olmuyor, Çinliler orayı abluka altına alıp karartma uyguluyorlar hemen. Ramazan’da zorla içki içirilmesi olayı doğru. Görüşebildiğim kişilerden aldım bu bilgiyi. Telefonları sürekli dinlendiği için konuşamıyoruz da pek. Daha önceki Ramazanlarda böyle bir olay olmamıştı. İlk kez yaptılar bunu. Teravih namazı kılınması da yasak.”

AKILLI TELEFON KULLANAMIYORUZ 

Peki teknoloji bu kadar yaygınlaşmış ve bireyselleşmişken Doğu Türkistan’daki bu işkence ve zulümden neden birkaç kare dışında fotoğraf veya video görüntüsüne rastlayamıyoruz? Hidayet Oğuzhan birçok vilayette internetin yasak, yasak olmayan yerlerde de sıkı denetim altında olduğunu ifade ederek “Doğu Türkistan’dakiler eski tip telefonları kullanıyorlar artık. Akıllı telefon taşımıyorlar. Çünkü sokakta bile artık telefonları polis veya zabıtalar kontrol ediyor. Telefonunuzda ayetli bir fotoğraf ya da siyasi içerikli bir görsel bulduklarında hemen el koyuyorlar. Hapse atabiliyorlar. Bu korkuyla kimse fotoğraf çekemiyor. Biz de kanıt arıyoruz ama cidden aktarılamıyor. Bu konuda sıkıntı yaşıyoruz.” diyor.

KÜRTAJ UYGULAMASI HEP VARDI

Çin polisinin artık insanların evlerine ve yatak odalarına bile rahatlıkla girdiklerini ve baskıların kırsal alanda daha çok olduğunu söyleyen Oğuzhan her mahallede kontrol noktaları olduğunu ve buradakilerin hamile olanları, başörtülü olanları, sakallıları yakalayacak görev dağılımına göre dizayn edildiğini iddia ediyor. “Uygur Türkleri’nin en fazla iki çocuk yapma hakkı var. Daha fazlasını dünyaya getirirseniz para cezası uyguluyorlar. Bizim ailelerimizde ise en az beş çocuk vardır. Hamile iken yakalandıkları zaman kürtaj yaptırıyorlar. Bunlar hiç abartı değil. Yedi-sekiz aylık bebekleri kürtajla anne karnından alıyorlar. Hamile olanlar evden çıkmayarak, gizlenerek veya başka şehirdeki akrabalara gidip orada çocuklarını doğuruyor. Sosyal medyadaki kürtaj görüntüsü temsili bir fotoğraf ama kürtaj olayı gerçek.” diyen Oğuzhan, Doğu Türkistanlıların ülke içinde bile seyahat özgürlüklerinin olmadığını, otelde kalmalarına izin verilmediğini, ancak her şehirde yapılan yurt gibi yerlerde konaklayabildiklerini anlatıyor. Oğuzhan 22 kurumun onayıyla tahsis edilen bir güvenlik kartıyla seyahat edilebildiğini ve sadece izin verilen camilere girmek için yeşil kart verildiğini belirtiyor.

5 MADDEDE UYGUR TÜRKLERİNİN YAŞADIKLARI

Doğu Türkistan’da yaşananları ve bundan sonra yaşanabilecek olan gelişmeleri bölgeyi çok iyi bilen bir isme sorduk. Penn State Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan ve siyaset bilimi üzerine çalışan SETA direktörlerinden Kılıç Buğra Kanat, beş soruda bölgede yaşananları anlattı.

1 Doğu Türkistan dediğimizde nasıl bir coğrafi bölgeden bahsediyoruz? 

Yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık iki buçuk katı olan ve Orta Asya Cumhuriyetleri, Rusya Federasyonu, Afganistan ve Pakistan’ın arasında geniş bir bölge. Sincan Çince’de yeni sınırlar anlamına gelen Xinjiang kelimesinin Türkçe söylenişidir. Dolayısıyla Uygurlar açısından çok da kabul gören bir isim değildir. Urumçi şehri ise şu an Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi olarak adlandırılan bölgenin başkentidir.

2 Bu bölgedeki nüfus ve etnik yapı nasıl?

Bölgenin nüfüsu hakkında çok fazla güvenilir kaynak yok. Çin yönetimi tarafından verilen resmi rakamlara göre (2010 yılı) nüfus şu an için 21 milyonun üzerinde. Bu rakamın yaklaşık yarısı kadarı Uygur Türkleri olarak verilmektedir. Nüfus konusunda en önemli sorun bölgede bir demografik asimilasyon girişiminde bulunmaya çalışan Pekin hükümetinin bölgeye sürekli pompaladığı Han Çinli iç göçüdür. Şu an resmi rakamlara göre yüzde 40 üzerinde olan Çinli nüfüsun çoğunluğu ele geçirerek Uygurların azınlık haline düşmesi hedeflenmektedir.

3 Çin’in Sincan bölgesi için etnik temizlik ve asimilasyon politikası var mı? 

Bölgede uygulanan farklı politikalar etnik bir asimilasyon politikasının ipuçlarını ortaya koymakta. Dini özgürlüklerin kısıtlanması bu konudaki en önemli başlıklardan biri. Din eğitiminin son derece sıkı bir şekilde kısıtlanması, ibadet özgürlüğünün önüne koyulan trajikomik önlemler, öğrencilerin ve memurların oruç tutmasını yasaklamak, namaz kılınması konusunda uygulanan yasaklar oldukça ciddi bir baskı politikasının izlendiğini ortaya koyuyor. Özellikle Kaşgar şehrinde uygulanan kültürel soykırım ve kentsel dönüşüm adı altında Uygur kültürel altyapısının ortadan kaldırılmaya çalışılması ciddi bir hamle. Uygur aydınlarının ifade özgürlüklerinin ortadan kaldırılması ve başta İlham Tohti olmak üzere en ılımlı Uygur aydınlarının bile ömür boyu hapis cezasına çarptırılması dünyaya meydan okurcasına uygulanan baskı politikalarının başka bir örneğidir.

4 Son haftalarda sosyal medya üzerinden Doğu Türkistan’da yaşanan zulümlerle ilgili pek çok fotoğraf yayınlanıyor. Bazı kaynaklar bu fotoğrafların başka bölge ve olaylarla ilgili olduğunu iddia ediyor. Bunların gerçeklik payı nedir? 

İbadet yasağı devletin resmi bir şekilde uyguladığı politikalar zaten. Bu politikalar son derece ciddi bir biçimde belgelenmiş meseleler. Dolayısıyla Çin hükümetinin uyguladığı bu politikalar aslında insan hakları örgütleri tarafından son derece detaylı bir şekilde raporlanmış ve ispatlanmıştır. Urumçi olayında belki önemli bir eşik atlanıldı bu konuda. Urumçi olayları sırasında ilk kez Uygurlara uygulanan linç girişimleri ve polis şiddeti bazı Uygurlar tarafından cep telefonu kameraları ile kayıt edilerek sosyal medyada paylaşıldı. Elbette Çin yönetimi bu sebeple uzun bir süre için bölgede internet erişimini yasakladı. Ancak internet kullanıcıları tarafından yayılan bu görüntüler ve sosyal medyada oluşan reaksiyon insan hakları ihlallerinin raporlanmasında yeni bir eşik oldu. Çin yönetimi bu görüntüleri ve bölgeden haber verenleri en ağır şekilde cezalandırmaya başladı bu olaylar sonrasında. Ortaya çıkan görüntüleri tek tek değerlendirmek gerekiyor. Ancak benim gördüğüm kadarıyla görüntülerin birçoğu Çin yönetiminin şimdiye kadar Uygur ile birlikte Tibetliler ve Falun Gong üyelerine uygulanan insan hakları ihlallerini ortaya koyuyor. Bunların arasında bazı sahih olmayan görüntüler varsa, bu da bunları çıkaranların ayıbı. Bu konuda uydurmaya gerek kalmayacak kadar bilgi ve belge var.

5 Bu hak ihlallerinin dünya kamuoyunda yeterince görünür olmamasının nedenleri neler? 

Uygur meselesi genel olarak iki sebeple gündem dışı kalıyor. Bunların başında elbette Çin’in yükselen ekonomik gücü ve birçok ülkenin bu ekonomik güce insan haklarını kurban etmesi geliyor. Diğeri de özellikle uzun yıllar bölgeden sağlıklı bilgi alınmasında yaşanan zorluklar. Şu an için dünyanın en önemli ikinci süper gücünün kendisine en büyük tehditlerden biri olarak gördüğü ve en ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bu meseleler konusunda yazılan yetkili kitapların sayısı bir elin parmağını geçmez. Bölgedeki güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddet, işkence, zor kullanma ve infazlar ve dünyanın bu konuda gösterdiği cılız tavır Uygurları oldukça zor durumda bırakıyor. Çin’in bu konuda gösterdiği umursamaz ve cüretkar tavır dünya sesini yükseltmezse bölgeyi bir kan gölüne çevirecek. En azından dünya kamuoyu ve sivil toplum Çin’e bu yaptıklarının bir sonucu ve bir maliyeti olacağı mesajını vermezse bölgede olaylar kontrolden çıkabilir. Bu durum Çin için uzun vadede içinden çıkmaya çalıştıkça batacağı bir stratejik bataklık olabilir.

Sabah

Devami

“Türkistan-Der” den hüzünlü iftar geçesi

04.07.2015

 

Doğu Türkistan’daki Müslümanlara karşı Çin vahşeti ve zulmü bütün dünya kamuoyunun gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Buradaki Müslümanlara Ramazan ayında oruç tutmak bile yasaklandı…

Böyle görülmemiş Çin baskısı ve zulmü Türkiye’de yaşayan Türkistanlıları de derin bir şekilde etkiliyor. Onlar Doğu Türkistan’daki Müslüman kardeşlerinin kaderlerini paylaştıklarını her fırsatta ortaya koymaya çalışıyorlar.

03 Temmuz Cuma günü İstanbul’da yapılan “Türkistan-Der” iftarında da genellikle Türkistan bölgesinde, özellikle Doğu Türkistan’da Müslümanlara karşı yapılmakta olan akıl almaz baskı ve işkenceler gündemde idi.

Tam olarak adı “Uluslararası Türkistanlılar Dayanışma Derneği” olan “Türkistan-Der” iftar geçesi bütün Türkistanlı Müslümanların kardeşliği ve işbirliği ruhunda gerçekleşti.

İftar gecesine Türkiye’de muhacerette bulunan Batı ve Doğu Türkistanlı Müslümanların yanında İstanbul’daki başta İMH, İHH, Mazlum-Der, Maarif Derneği, Kuzey Haber Ajansı, AKDAV, Kudüs Der, Fatih Gençlik Merkezi  ve başka sivil kuruluşların vekilleri katıldılar.

Gecede bir konuşma yapan  “Türkistan-Der” Genel Başkanı Burhan Kavuncu katılımcılara Türkistan’daki genel durum ve dernek olarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Sayın Kavuncu Türkiyeli ve dünya Müslümanlarını Türkistan Müslümanlarının yaşamakta olduğu zulüm günlerinde onları yalnız bırakmamaya davet etti.

İftarda ehli ilimlerden Sadikcan Domla (Özbek dilinde) ve Şeyh Nurullah (Tacik dilinde) birer konuşma yaptılar.

“Türkistan-Der” iftar gecesinde bir konuşma yapan İMH Genel Sekreteri Mehmet Bulayir de Türkiye Müslümanların her zaman Türkistanlı kardeşlerinin yanında olduğunu vurguladı.

20150703_212635

20150703_212746

 

“Türkistan-Der” Haber merkezi 

Devami

Markaziy Osiyo: Chegara bilmas zo‘ravonliklar (O’zbekcha)

04.07.2015

So‘nggi haftalarda O‘zbekistonning qo‘shni davlatlar bilan chegarasida turfa noxush hodisalar ro‘y berayotganiga doir xabarlar tarqalmoqda.
Tojikiston shimolidagi So‘g‘d viloyatining Farg‘ona viloyati bilan chegarada o‘zbekistonlik chegarachilarning mol boqayotgan qo‘shni davlat fuqarolariga qarata o‘t ochgani, oqibatda bir nafar tojikistonlikning yaralanganiga doir xabarga rasmiy Toshkent munosabat bildirgan.
Podrobno. Uz nashriga ko‘ra, Davlat chegarasini qo‘riqlash qo‘mitasi matbuot xizmati bu xabarni rad etgan.

Milliy Xavfsizlik xizmatining ta’kidlashicha, 25 iyun kuni ikki tojikistonlik Beshariq tumanida chegara hududini noqonuniy kesib o‘tgan.
Tojikistonliklar qo‘lga olish jarayonida chegarachilarga qarshilik ko‘rsatgani aytiladi.
O‘zbekiston Milliy Xavfsizlik Xizmatiga ko‘ra, shundan keyin avval havoga, keyin esa ularga qarata o‘q uzilgan.
Buning oqibatida So‘g‘d viloyati, Konibodom tumanida istiqomat qiluvchi 30 yoshli Tojikiston fuqarosi T.Usmonov yaralangan va Beshariqdagi kasalxonaga yotqizilgan.

Uning hamrohi 24 yoshli X.Qobilov qo‘lga olingan.
Ayni hodisa yuzasidan jinoiy ish qo‘zg‘otilgan.
O‘zbekiston xavfsizlik xizmati bu ikki tojikistonlik qo‘lga olinish jarayonida atrofda hech qanday chorva mollari bo‘lmaganini ham urg‘ulagan.

Baliqchilarga hujum

O‘zbek chegarachilari Sirdaryoda qozoq baliqchisini otib o‘ldirgan
O‘tgan hafta O‘zbekiston chegarachilari qo‘shni qozog‘istonlik baliqchilarni o‘qqa tutgani haqida xabarlar tarqalgandi.
Oqibatda bir nafar qozog‘istonlik halok bo‘lgandi.
Bu borada Qozog‘iston Tashqi ishlar vazirligi Toshkentga norozilik notasini yo‘llagan.
Almati shahrida esa bir guruh faollar O‘zbekiston konsulligi qarshisida piket uyushtirib, prezident Islom Karimovga o‘z norozilik talablarini topshirmoqchi bo‘lishgan.
Qozog‘iston Tashqi ishlar vazirligining norozilik notasida O‘zbekiston chegarachilarining qurol ishlatishi ikki mamlakat orasidagi do‘stona munosabatlarga rahna solishi urg‘ulangan.

Chegara bilmas…zo‘ravonliklarmi?

O‘zbekiston va Qirg‘iziston chegarachilari o‘rtasida qonli ziddiyatlar ro‘y berishi yangilik emas
O‘tgan hafta Qirg‘iziston bilan chegarada ham otishma yuz bergan.
Qirg‘iziston Chegara Xizmati matbuot bo‘limi tarqatgan xabarga ko‘ra, 29 iyun kuni Aydarken chegara xizmati bo‘linmasi “Kara-Shoro” chegara nazorat nuqtasida Qirg‘iziston chegarachilari davlat chegarasi chizig‘ida bo‘lgan O‘zbekiston chegarachilariga tanbeh bergan.
Qirg‘iziston Chegara Xizmati matbuot bo‘limiga ko‘ra, O‘zbek chegarachilari birinchi bo‘lib o‘qotar qurolni ishga solganlar.
Aytilishicha, O‘zbekiston chegara qo‘riqchilari Qirg‘iz harbiylarining davlat chegarasiga daxl qilmaslik va chegara chizig‘idan masofa saqlash borasidagi talabiga javoban o‘q uzishgan.

Otishma ikki davlat o‘rtasidagi chegaraning aniq belgilanmagan hududida kechgan.
Markaziy Osiyo chegaralarining ko‘pgina qismi davlat orasida yakdil bir kelishuv bilan aniq belgilab olinmagan.
Sobiq Sho‘ro, hozirda mustaqil davlatlarning chegarada ro‘y beradigan to‘qnashuvlari asosan ana shu bahsli hududlarda kechadi.
O‘zbekiston Qozog‘istondan tashqari barcha chegaradosh qo‘shnilari bilan viza tizimiga ega. Tojikiston va Qirg‘iziston bilan o‘rtadagi ayrim chegara hududlarini esa minalashtirgan.
Kuzatuvchilarga ko‘ra, mintaqa mamlakatlari o‘rtasidagi chegara osha bordi-keldi kamayib, ular bir-biridan tobora uzoqlashib ketishmoqda.

Сўнгги ҳафталарда Ўзбекистоннинг қўшни давлатлар билан чегарасида турфа нохуш ҳодисалар рўй бераётганига доир хабарлар тарқалмоқда.

Тожикистон шимолидаги Сўғд вилоятининг Фарғона вилояти билан чегарада ўзбекистонлик чегарачиларнинг мол боқаётган қўшни давлат фуқароларига қарата ўт очгани, оқибатда бир нафар тожикистонликнинг яраланганига доир хабарга расмий Тошкент муносабат билдирган.

Подробно. Уз нашрига кўра, Давлат чегарасини қўриқлаш қўмитаси матбуот хизмати бу хабарни рад этган.

Миллий Хавфсизлик хизматининг таъкидлашича, 25 июн куни икки тожикистонлик Бешариқ туманида чегара ҳудудини ноқонуний кесиб ўтган.

Тожикистонликлар қўлга олиш жараёнида чегарачиларга қаршилик кўрсатгани айтилади.

Ўзбекистон Миллий Хавфсизлик Хизматига кўра, шундан кейин аввал ҳавога, кейин эса уларга қарата ўқ узилган.

Бунинг оқибатида Сўғд вилояти, Конибодом туманида истиқомат қилувчи 30 ёшли Тожикистон фуқароси Т.Усмонов яраланган ва Бешариқдаги касалхонага ётқизилган.

Унинг ҳамроҳи 24 ёшли Х.Қобилов қўлга олинган.

Айни ҳодиса юзасидан жиноий иш қўзғотилган.

Ўзбекистон хавфсизлик хизмати бу икки тожикистонлик қўлга олиниш жараёнида атрофда ҳеч қандай чорва моллари бўлмаганини ҳам урғулаган.

Балиқчиларга ҳужум

null
Ўзбек чегарачилари Сирдарёда қозоқ балиқчисини отиб ўлдирган

Ўтган ҳафта Ўзбекистон чегарачилари қўшни қозоғистонлик балиқчиларни ўққа тутгани ҳақида хабарлар тарқалганди.

Оқибатда бир нафар қозоғистонлик ҳалок бўлганди.

Бу борада Қозоғистон Ташқи ишлар вазирлиги Тошкентга норозилик нотасини йўллаган.

Алмати шаҳрида эса бир гуруҳ фаоллар Ўзбекистон консуллиги қаршисида пикет уюштириб, президент Ислом Каримовга ўз норозилик талабларини топширмоқчи бўлишган.

Қозоғистон Ташқи ишлар вазирлигининг норозилик нотасида Ўзбекистон чегарачиларининг қурол ишлатиши икки мамлакат орасидаги дўстона муносабатларга раҳна солиши урғуланган.

Чегара билмас…зўравонликларми?

null
Ўзбекистон ва Қирғизистон чегарачилари ўртасида қонли зиддиятлар рўй бериши янгилик эмас

Ўтган ҳафта Қирғизистон билан чегарада ҳам отишма юз берган.

Қирғизистон Чегара Хизмати матбуот бўлими тарқатган хабарга кўра, 29 июн куни Айдаркен чегара хизмати бўлинмаси “Кара-Шоро” чегара назорат нуқтасида Қирғизистон чегарачилари давлат чегараси чизиғида бўлган Ўзбекистон чегарачиларига танбеҳ берган.

Қирғизистон Чегара Хизмати матбуот бўлимига кўра, Ўзбек чегарачилари биринчи бўлиб ўқотар қуролни ишга солганлар.

Айтилишича, Ўзбекистон чегара қўриқчилари Қирғиз ҳарбийларининг давлат чегарасига дахл қилмаслик ва чегара чизиғидан масофа сақлаш борасидаги талабига жавобан ўқ узишган.

Отишма икки давлат ўртасидаги чегаранинг аниқ белгиланмаган ҳудудида кечган.

Марказий Осиё чегараларининг кўпгина қисми давлат орасида якдил бир келишув билан аниқ белгилаб олинмаган.

Собиқ Шўро, ҳозирда мустақил давлатларнинг чегарада рўй берадиган тўқнашувлари асосан ана шу баҳсли ҳудудларда кечади.

Ўзбекистон Қозоғистондан ташқари барча чегарадош қўшнилари билан виза тизимига эга. Тожикистон ва Қирғизистон билан ўртадаги айрим чегара ҳудудларини эса миналаштирган.

Кузатувчиларга кўра, минтақа мамлакатлари ўртасидаги чегара оша борди-келди камайиб, улар бир-биридан тобора узоқлашиб кетишмоқда.

BBC

Devami

Tacikistan İslami Uyanış Partisinden BM’ye mektup

04.07.2015

Tacikistan İslami Uyanış Partisi, İİT, BM ve Müslüman ülkelere bir mektup yazarak kendilerine yönelik baskıların sona ermesi için destek istedi

Tacikistan İslami Uyanış Partisi (TİUP), İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ve Arap ülkelerine çağrıda bulunarak Müslümanlara yönelik baskılar için harekete geçmelerini istedi.

Tacikistan’da İmamali Rahman hükümetinin Müslümanlara ve İslamcı muhalif partiye yönelik baskıları 18 yıl önce imzalanan milli birlik ve barış süreci anlaşmasının uygulanmasına tehdit oluşturmaya başladığı bildiriliyor.

TİUP üst yönetimi, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve garantör devletlerin liderlerine müracaat ederek, ülkede Barış ve Ulusal Anlaşmanın tam olarak uygulanmasını istedi.

Bu anlaşma Moskova’da 27 Haziran 1997’de Tacik hükümeti ve Birleşik muhalefeti arasında iç savaşa son vermek için imzalanmıştı. Anlaşmaya BM arabuluculuk yapmış ve Rusya, İran, Kazakistan, Afganistan, Pakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan gibi ülkeler garantör olarak katılmıştı.

TIUP’un mektubunda “Aradan geçen18 yılda Tacikistan hükümetinin İslamcı partinin barışçı tutumu ve hoşgörüsünden, bir de dünya topluluğunun dikkatsizliğinden yararlanarak, bunun yanında halkı yeni bir kanlı savaşın ortaya çıkması ile korkutarak adı geçen anlaşmadaki karşı taraf olan TİUP’e yönelik tehdit ve baskı politikasını yoğunlaştırdı. Ayrıca muhalifler yasadışı ve ahlaksız yöntemlerle merkezi ve yerel yönetimden uzaklaştırıldılar, binlerce kişi baskılara dayanamadan parti üyeliğinden çekildi ya da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı” denildi.

TİUP yönetimine göre Tacikistan kamu otoritelerinin bu baskıları anayasa ve ülkedeki barış ve ulusal uzlaşma anlaşmasına karşı olduğu kadar, aynı zamanda Orta Asya’daki istikrar ve güvenlik için bir tehdit oluşturuyor.

Mektubun sonunda “Biz BM garantör ülkelerinin ve halkımızın dostlarının desteği ile Tacikistan’daki barış ve uzlaşma ortamının yeniden oluşturulması için gereken çabaları göstereceğini umuyoruz” denildi.

Dünya Bülteni

Devami

Çin’in Uygurlara baskıları protesto edildi

04.07.2015

Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Müslümanlara yönelik uygulamalar siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerince kınandı

Bursa, Yalova ve Çanakkale’de, Doğu Türkistan’daki Çin baskısını protesto eden gösteriler düzenlendi.

Bursa’da, Orhangazi Parkı’nda toplanan Saadet Partisi İl Gençlik Kolları üyesi grup, sloganlar atarak zulümleri protesto etti.

Yapılanlar karışında ”tek ümmet” olmak zorunda oldukların anlatan Saadet Partisi Bursa İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Hasan Arslan, ”Biran önce ülkemizin önderliğinde İslam ülkeleriyle birlikte bir platform oluşturmalı, İslam birliğini tesis etmeli, gerekli diplomatik girişimleri yapmalıyız” dedi.

YALOVA

Yalova’da da Yalova Gönüllü Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, Müslümanlara yönelik uygulamalara tepki gösterdi.

Cuma namazı sonrasında Merkez Camisi önünde toplanan grup ellerinde Türkiye ve Doğu Türkistan bayrakları ile dövizler taşıdı. Grup içinde Doğu Türkistan’dan Müslümanlara yapılan saldırılar nedeniyle Türkiye’ye kaçan anne ve 4 çocuğu da yer aldı.

ÇANAKKALE

Çanakkale’de de MHP il ve ilçe teşkilatı üyeleri, “Doğu Türkistan”da hayatını kaybeden Müslümanlar için denize çelenk bıraktı.

Ramazanın başında, tüm dünyanın gözü önünde sırf Müslüman ve Türk olmaları nedeniyle inançlarını yaşamak isteyen 28 “Doğu Türkistan”lı Türk’ün acımasızca katledildiğini belirten MHP İl Başkanı İsmet Balkan, son 10 yılda 2 milyon Uygur Türkünün öldürülmesine MHP’nin seyirci kalmadığını ve kalmayacağını bildirdi.

IĞDIR’DA PROTESTO

Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Müslümanlara yönelik uygulamalar, Iğdır’da protesto edildi.

Cuma namazının ardından Zübeyde Hanım Bulvarı’nda toplanan grup, Çin’in Müslüman Türklere yaptığı zulmü kınadı. Bir süre slogan atan grup, saldırıları protesto etti.

Grup adına basın açıklaması yapan Iğdır Ülkü Ocakları Başkanı Arif Gürel, Çin’de yapılan katliama göz yummanın dünyanın ayıbı olduğunu söyledi.

Aksaray’da Aksaray Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen vatandaşlar, cuma namazı sonrası Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslümanlara yönelik saldırıları protesto etti.

Ulu Cami önünde Cuma namazı sonrası toplanan Aksaray Sivil Toplum Kuruluşları Platformu üyeleri, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde öldürülenler için dua etti.

MÜSİAD Aksaray Şube Başkanı Eyüp Dağdaş, grup adına yaptığı açıklamada, dünya üzerindeki en büyük vahşetlerden birinin “Doğu Türkistan”da yaşandığını söyledi.

100 UYGUR’A İŞ İMKANI

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, şunları kaydetti: Doğu Türkistan’da yaşayan kan kardeşlerimiz, soydaşlarımız Uygur Türklerine tüm dünyanın gözü önünde baskı ve işkence uygulanmaktadır. Evrensel bir hak olan dini vecibelerini özgürce yerine getirmeleri engellenmektedir. Aydın halkı misafirperver ve duyarlıdır. Aydın Büyükşehir Belediyesi olarak 100 Uygur Türk ailesini Aydın’a kabul etmek ve bu ailelerin reislerine Aydın’da iş olanağı sağlamak istiyoruz. Dışişleri Bakanlığımızın gerekli girişimlerde bulunarak bu vatandaşlarımızı Aydın’a getirmesini bekliyoruz.

Dünya Bülteni

 

Devami

Kazakistan’da Tebliğ cemaati üyesine hapis

04.07.2015

Kazakistan’da Tebliğ cemaati lideri olduğu iddia edilen bir kişiye hapis cezası verildiği bildirildi.

Kazakistan’ın Almatı şehrinde Bostandik Bölge Mahkemesi’nde görülen davada Tebliğ Cemaati liderine 4 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

Mahkemenin kararında daha önce sabıkası bulunmayan Saken Tulbaev eyleri sebebiyle “Kamu düzeni ve güvenliğine karşı” suç işlediği belirtildi. Tulbaev’in yasaklanan “Tebliğ Cemaati”nin faaliyetlerine katıldığı ve davet faaliyetlerinde bulunduğu kaydedildi.

Mahkemeye göre, sanığın dairesi arandığında dini kitaplar ve broşürler bulundu. Ancak sanık mahkemede bu suçlamaları reddetti ve bulunan malzemelerin arama sırasında polis tarafından evine bırakıldığını söyledi.

Kararda ayrıca Saken Tulbaev’in 1990’lardan beri “Tebliğ Cemaati” propagandası yaptığının ve bundan önce yurtdışındaki dini merkezlerde eğitim gördüğünün tespit edildiği ifade edildi.

Hindistan ve Pakistan merkezli “Tebliğ Cemaati” ilk olarak Özbekistan’da ‘radikal’ olduğu iddiasıyla yasaklanmıştı. Bu cemaat 2006 yılında Tacikistan’da, 2009 yılında Rusya’da ve son olarak 2013 yılında Astana Mahkemesince Kazakistan’da yasaklanmıştı.

Dünya Bülteni

Devami

Doğu Türkistan yalan diyenler, insanlıktan nasiplenmemişdir.

02.07.2015

Doğu Türkistan, Türklerin ana yurtlarından birinin adıdır. Zengin yeraltı kaynaklarının keşfedilmesinden sonra Çin tarafından işgal edilmiş, Uygur Türkleri ana yurtlarında köle konumuna getirilmiş; insanı, kültürü, kimliği doğrudan saldırılara ve baskılara uğramaya başlamıştır.

Çünkü oradaki insanlar Türk ve Müslüman’dır.

Çin, Doğu Türkistan bölgesine “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” tanımlaması yapmaktadır. Bu hatalı tanımı ne yazık ki Türk medyasının büyük bir bölümü de kullanmakta, Çin Hükümeti’nin tanımlamasını esas almaktadırlar.

Türkiye’de “zindan, hapishane” denildiğinde en yakın örnek olarak akıllara 12 Eylül 1980 Darbesi gelmektedir.

Darbenin izleri hala ülke zihinlerinden silinmemiş, onlarca kitap yazılmış, belgesel çekilmiştir.

Doğu Türkistan’ı bilmeyenler her gün 12 Eylül’ü, darbeyi yaşayan bir ülke düşünüp, acıları ikiyle çarpabilirler.

Çin Hükümeti bölgeyi adeta karantinaya almıştır. Kim başını kaldırırsa, kim Türk kültürüne uygun davranır, yöresel kıyafetlerini giyer, İslami hassasiyetler gösterirse baskıyla, dayakla hatta ölümle yüz yüzedir.

Bölgeyi bilmeyenlere anlatılanlar belki abartı gelebilir. Lakin konu yazdıklarımızdan, ifade ettiklerimizden, anlatılanlardan çok daha vahim boyuttadır.

Uluslararası gözlemcilerin, gazetecilerin, turistlerin bölgeye girmesine müsaade edilmiyor. Teknolojik cihaz (akıllı telefon, tablet) ve kitlesel iletişim araçlarının ticareti ve kullanılması yasak.

Bölge tamamen Çin’in kontrolünde, günlük hayatın akışı da yine hükümetin istedikleri doğrultusunda gelişiyor.

Çocuklara Türk isimlerinin koyulması kesinlikle yasak.

Çin Hükümeti’nin belirlediği inançlar dışında kendi dini inançlarını yaşamasına izin verilmiyor. Açık bir İslam düşmanlığı yapılıyor.

Sünnet, oruç tutma, namaz kılma gibi dini gereklilikler bizzat Çin Hükümeti’nin memurları tarafından engelleniyor.

Her an sokakta önünüzü Çinli polisler kesip, sizi sebepsiz yere dövebiliyor.

Biraz tepki gösterilmesi, direnilmesi durumunda devreye silahlar giriyor. Onlarca Uygur Türkü işte böyle şehit ediliyor.

Çin Hükümeti’nden ise ölenler için “El Kaide’ci isyancı” yalanıyla açıklama yapılıyor.

Son günlerde ramazanın da etkisiyle bölgeden gelen haberler daha da vahim boyutlarda.

Bu durum Türkiye’de de büyük yankı bulmaya başladı. Sosyal medyada çok sayıda içerik ve video paylaşılıyor.

Toplumda geniş bir tepki seli oluştu. Sanatçılar bile daha önce ismini dahi anmadıkları Doğu Türkistan’ı sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar.

Doğu Türkistan’ın adını duymayan, yerini bilmeyen gençlerimiz konuya hassasiyet göstermeye başladılar.

Ancak her zaman olduğu gibi bazı aklı evveller, kendilerini aydın olarak tanımlayanlar devreye girdi.

“Oradan gelen görüntüler gerçek değil, insanlar kandırılıyor, yalan içerikler dolaşıyor” diye…

Evet sosyal medyada paylaşılan görüntülerin bazıları yanlış olaylardan alınma. Ama bu durum oradaki Çin zulmünü, ölüm gerçeğini değiştirmez.

***

Bu çok bilmiş gazeteciler, daha doğrusu sözde gazeteciler, asıl meseleniz; içinde “Türk” geçen her şeye karşı alerjinizin olması. Bunu söyleyin, boşuna kıvranmayın bu kadar.

İnsan hayatının öncelikli olduğundan bihaber, gün boyu gayri ahlaki içeriklerle gazetecilik yaptığınızı sanıyorsunuz, yanılıyorsunuz, vebal alıyorsunuz.

Ortadoğu’nun İsrail’i neyse, Asya’nın Çin’i odur.

İkisi de terör devletidir. İkisi de Müslüman karşıtıdır.

Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin farkı ise soydaşımız olmaları, Türk olmalarıdır.

Doğu Türkistan yalan diyenler, insanlıktan nasiplenmemişlerdir.

“Vahdet Gazetesi”

Devami

Çin Doğu Türkistan’a uygarlık götürüyormuş!

02.07.2015

Çin, son birkaç yılda binlerce Uyguru katlettiği Doğu Türkistan’a uygarlık götürdüğünü iddia ederek baskılara karşı çıkan Uygurları ‘terörist’ olarak nitelendiriyor

Doğu Türkistan’da son yıllarda baskı ve zulümlerini arttıran Çin, bölgeye uygarlık götürdüğü iddiasını taşıyor.

Çin Komünist Partisi’nin aylık yayın organı Qiushi’nin son satısında bir makale yazan askeri üst düzey yöneticilerden Miao Wenjiang, Uygur bölgesinde uygarlık olmadığını savunarak Çin’in tek hedefinin burayı uygarlaştırmak olduğunu savundu.

Kendisinin de bölgeyi çok sevdiğini ve imarı için büyük çabalar gösterdiğini savunan Çinli komutan, ülkesinin tüm etnik halklara karşı aynı seviyede olduğunu öne sürdü. Wenjiang, “Çin’deki uluslar devlet için birer nar tanesi gibidir ve Uygurlar da bundan farklı değil” ifadelerini kullandı.

Makalesinde Doğu Türkistan’a sağlık, ulaşım, bilim, kültür ve hukuk götürdüklerini, bölgenin kalkınmasına ciddi katkılarda bulunduklarını iddia eden Wenjiang, radikal ve terörist olarak nitelendirdiği bazı silahlı grupların ise bu yatırımları engellemeye çalıştığını öne sürdü.

Bölgede hala doktor sıkıntısı çekildiğini belirten Çinli komutan, çocuk sağlığı konusunda gelişme kaydedilmesi için bu konuda yatırımlara ihtiyaç olduğunu yazdı.

Doğu Türkistan’da kamu kurumlarında çalışanların ve öğrencilerin oruç tutması ve kamusal alanda kadınların başörtü takması yasak. Bu yasaklara karşı sürekli eylemler düzenleyen Uygur Türklerine Çin işgal güçleri sert müdahalede bulunuyor. Son yıllarda bölgede ölenlerin sayısı 1000’lerle ifade ediliyor.

Dünya Bülteni

Devami

Tarihte aralarında sınır olmayan Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan arasındaki sınır bölgelerde silahlar susmuyor

02.07.2015

Haberin özeti: Tarihte aralarında sınır olmayan Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan arasındaki sınır bölgelerde silahlar susmuyor. Son günlerde Özbek-Kazak sınırında Özbek askerleri bir Kazak vatandaşını ateş ederek öldürdüler. Özbek-Kırgız sınır bölgesinde de Özbek askerlerinin sınırı yasa dışı geçenlere kontrolsüz ateş açtığı bildirildi…

Қозоғистон Сирдарёда балиқчилик қилаётган фуқаросининг Ўзбекистон чегарачилари томонидан отиб ўлдирилишига кескин норозилик билдирди ва бу борада Тошкентга норозилик нотаси топширади. Бу ҳақда 30 июнь куни Қозоғистон Ташқи ишлар вазирлиги баёнот тарқатди.

Қозоғистон Ўзбекистонга норозилик нотаси жўнатмоқчи

Озодлик радиоси 28 июнь куни кечқурун ўзбек чегарачилари Сирдарёда қайиқда сузиб балиқчилик қилаётган қозоқ фуқароларига нисбатан ўқ отгани ҳақида аввал хабар берган эди. Қозоғистон фуқароси Уалихан Ахметов ўзбек чегарачиси ўқидан воқеа жойида ҳалок бўлган. Қайиқдаги иккинчи қозоғистонлик Женис Бекешов эса Қозоғистон қирғоғига қайтишга муваффақ бўлган.

Қозоғистон Ташқи ишлар вазирлиги шу муносабат билан эълон қилган баёнотда, жумладан, мана бундай дейилади: “Чегарабузарликда гумон қилинган шахсларга нисбатан нишонга олиб ўқ отиш йўл қўйиб бўлмайдиган ҳаракат деган позицияда собитмиз ва Ўзбекистон томонидан Қозоғистон фуқаросининг ўлими юзасидан тўлиқ ҳамда мукаммал маълумот берилишини талаб қиламиз”.

Баёнотда, шунингдек, Остонадаги Ўзбекистон элчиси Ташқи ишлар вазирлигига чақиртирилиши ҳамда унга норозлик нотаси топширишилиши қайд этилган.

Қозоғистон ташқи ишлар вазирлиги матбуот хизмати раҳбари Ануар Жайнаков ҳозирча норозлик нотасининг топширилиш муддати ноаниқ эканини айтди:

– Ҳозирча бу борада бир нарса дея олмайман. Лекин бу принципиал масала эмас. Биз баёнот берганимиздан кейин бу сўзимиздан қайтмаймиз, – деди Ануар Жайнаков.

Ҳалок бўлган қозоғистонликнинг 7 фарзанди бўлган

Қозоғистон матбуотининг хабар беришича, Ўзбекистон чегарачиси ўқидан ҳалок бўлган 36 ёшли Уалихан Ахметов 7 фарзанднинг отаси бўлган. Унинг энг кичик ўғли бир ёшда экан. Уалихан Ахметов оиласини балиқчилик билан боққан.

– Кичик болаларим отасини сўраб, отам нега келмаяпти дейишаяпти. Энди уларга нима дейман, – дейди йиғлаб ҳалок бўлган балиқчининг хотини қозоқ журналистларига.

Ўзбекистон томони 30 июнь куни қозоғистон фуқаросининг отиб ўлдирилишига қисқа маълумот билан муносабат билдирди. Давлат чегарасини қўриқлаш қўмитасининг билдиришича, 28 июнь куни ўзбек чегарачилари чегарани ноқонуний бузиб ўтиш ҳолатининг олдини олган.

“Чегарабузар икки шахсга нисбатан қурол қўлланилди, натижада уларнинг бир нафарига ўқ теккан. Томонлар ўтказган учрашувда Қозоғистон Республикаси фуқаролари томонидан Ўзбекистон Давлат чегарасини бузиб ўтиш факти муҳокама қилинган”, дейилади баёнотда.

Ўзбекистон Қирғизистон чегарачиларини масъулиятсизликда айблади

Айни пайтда Ўзбекистон Давлат чегарасини қўриқлаш қўмитаси 29 июнь куни ўзбек-қирғиз чегарасида содир этилган воқеага ҳам расмий муносабат билдирди.

Ўзбек матбуотида эълон қилинган расмий хабарда айтилишича, 29 июнь куни Ўзбекистон – Қирғизистон чегарасининг Машаланг деб аталувчи қисмида эрталабки соат 10.30да маст аҳволдаги қирғиз чегарачиси ўзбек чегарачиларига қарата ўқ отган. Бунинг натижасида Бухоро вилоятидан хизматга чақирилган оддий аскар Собир Шокир ўғли Давлатовга иккита ўқ тегиб, оғир яраланган. Ўзбекистон томони ўзбек аскари Қирғизистон расмийлари иддао қилгани каби баҳсли ҳудудда эмас, балки Ўзбекистон ҳудудида яраланганини билдирган.

Расмий хабарда айтилишича, маст аҳволдаги қирғиз чегарачиси ўзбек чегарачиларни аввал уятсиз сўзлар билан ҳақорат қилган, шундан сўнг ҳеч қандай асосларсиз Калашников автоматидан ота бошлаган.

29 июнь куни қирғиз томони мазкур воқеа юзасидан биринчи бўлиб хабар тарқатган ва Қирғизистон чегара хизмати бўлиб ўтган воқеада ўзбек чегарачиларини айблаган эди.

Қирғизистон Чегара хизмати расмийси Сажира Чўқўлўева Озодлик радиосига ўзбек чегарачилари аниқланмаган чегара ҳудудини назорат қилиш тартибини бузгани ва қирғиз чегарачиларига биринчи бўлиб ўқ узганини айтган эди.

Аммо Ўзбекистон томони чегарадаги воқеани “отишма” сифатида баҳоламаслигини билдирган.

Ўзбекистон томони тарқатган баёнотда: “Ўзбекистон чегарачиларининг ўта сабр-тоқатли экани ортидан ўқ отилмади, ҳолбуки, бу ўқнинг отилиши қуролли фитнага сабаб бўлиши мумкин эди. Мазкур ҳолат юзасидан Ўзбекистон ҳуқуқ-тартибот тузилмалари томонидан жиноят иши очилди”, деб айтилади.

Ozodlik

Devami