Türkmenistan Afganistan sınırındaki mültecilere giriş izni vermiyor

23.05.2015

Rus “Nezavisimaya gazete”nin haberine göre Afgan hükümeti ve Taliban militanları arasındaki çatışmalardan kaçan yaklaşık 900 Türkmen aile Türkmenistan sınırında yardım bekliyor.

Hükümet güçleri ve İslami radikal hareket arasında kuzey Afganistan’da devam eden yoğun çatışmalar neticesinde bölgedeki kaçaklar sayısını ciddi artırdığı bildirildi.  Etnik Türkmenlerden oluşan 900’den fazla ailenin Türkmenistan topraklarında geçici sığınma talebinde bulundukları açıklandı.

Habere göre, Aşkabat resmileri olup bitenleri görmezden geliyor ve aynı zamanda mülteciler için Türkmenistan sınırını kapalı tutuluyor.

Afgan medyası ve “Azatlık” Radyosu Türkmen servisine göre, Taliban bölgede birçok köyleri ele geçirdi. Hükümet güçleri buna karşı hava saldırılarında bulundu.

“Azatlık” Radyosuna Ahsak köyü sakını olan ve olaylara tanıklık eden Hacı Muhammed Emin gördüklerini şöyle anlattı:

“Uçakların attığı bombalardan en çok zararı sivil insanlar gördüler. Yüzlerce kişiler savaş alanından kaçmayı başardı. Bu insanlar Türkmenistan sınırlarına kaçtılar. Onlardan bazıları sınırdaki Murgab nehrini geçmeye bile başardılar. Ancak Türkmenistan sınır muhafızları onlara sınırı geçmeye izin vermedi”.

Türkmenistan sınırında yaşayan etnik Türkmenler esasen 1920-1930 yıllarında Sovyet iktidarından kaçarak Afganistan’ın kuzey-batı illerinde yaşayan kabileleri oluşturuyorlar.  Uzak vakit kendilerinden söz ettirmeyen bu insanlar Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle ​​kendi kimliklerini ortaya koymaya başladılar.

Bu Türkmen kabileleri vekillerine göre onların ataları şimdiki Türkmenistan’ın doğal gaz zengini olan Serah ve Merv vahalarında yaşamışlar.

Devami

Kırgızistan’da ‘Helal Üretim’ sorunu

22.05.2014

Kırgızistan’da Dini İdare’den ayrılarak yoluna bağımsız devam eden Helal Ürünler Sanayiini Geliştirme Merkezi, konuyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyor

Kırgızistan Helal Ürünler Sanayiini Geliştirme Merkezi Başkanı Mıktıbek Arstanbek ülkesindeki helal ürün üretimi üzerinde daha ciddi kontrollerin olması ve helal pazarın arttırılması gerektiğini söyledi.

Arstanbek, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada Helal Ürünlerle ilgili merkezin Bağımsız Devletler Topluluğu’nda sadece Kırgızistan’da olduğunu belirterek diğer ülkelerin kendilerini laik olarak tanımladıkları için böyle girişimlere yanaşmadıklarını söyledi.

Ülkesinin büyük çoğunluğunun Müslüman olduğunu belirten Arstanbek helal ürünlerin geliştirilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Arstanbek, merkezin yetkilerinin kesin oalrak belirlenmesi gerektiğini ifade etti.

Krgızistan’da helal sektörünün gelişim stratejisinin belirlenmesi gerektiğini savunan Arstanbek, bunun için yasal zemine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Kırgızistan Helal Ürünler Sanayiini Geliştirme Merkezi, 2012 yılında Dini İdare bünyesinde oluşturulmuştu. Ancak Mıktıbek Arstanbek araya ticari konuların girmesi ile Dini İdare ve Merkez arasında anlaşmazlıklar yaşandığını söyledi.

Dini İdarenin direktiflerine göre hareket ettiklerini belirten Arstanbek idarenin gereken ödemeleri yapamadığını bu sebeple bağımsız olarak yola devam ettiklerini söyledi.

Dünya Bülteni

Devami

Kazakistan’da bir haftada 10 bin antilop öldü

21.05.2015

Kazakistan’da ani mevsim değişikliği ve bir bakteri nedeniyle son bir haftada 10 bin antilopun telef olduğu bildirildi. Ülkedeki antilopların nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya

Kazakistan Tarım Bakanlığı uzmanları ülkenin kuzeybatısındaki Rusya sınırı yakınlarındaki Kostanay bölgesinde, geçtiğimiz haftadan bu yana ölen Sayga antilobu sayısının 10 bine yükseldiğini duyurdu.

Kazakistan Tarım Bakanlığına bağlı Veteriner Komitesi Ulusal Referans Merkezi, antiloplarının hava sıcaklıklarındaki ani değişikliklerin yaşandığı ortamlarda artış gösteren Pasteurellosis bakterisinin neden olduğunu açıkladı.

Ölümler nedeniyle Orta Asya’da yaygın görülen Sayga antilobunun nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalırken, Kostanay valiliği bölgede olağanüstü hal ilan etti. Kazakistan Tarım Bakanlığı geçen hafta yaptığı açıklamada bölgeden toprak, su numuneleri alındığını bazı Sayga antilobu ölülerinin ise incelenmek üzere laboratuvarlara götürüldüğünü duyurmuştu.

SAYGA ANTİLOPLARININ TOPLAM SAYISI 50 BİN CİVARINDA

Orta Asya steplerinde çok yaygın görülen ve ilginç görünümlü burun yapısıyla dikkat çeken Sayga antiloplarının, Asya kıtasındaki sayılarının 50 bin dolayında olduğu tahmin ediliyor.

Kazakistan bozkırları, Moğolistan’ın batısı ve Rusya’nın Hazar Denizine yakın ormanlık alanlarda yaşayan antiloplar 1990’dan bu yana giderek sayıları azalıyor. Erkek Sayga antilobunun boynuzlarının Çin’de geleneksel tıp alanında kullanılması ve ülkede giderek tarım alanlarının genişlemesinin türün soyunun azalması nedenleri arasında sayılıyor.

Kazakistan’da sosyal medyada konu üzerine yapılan yorumlardaysa Rusya tarafından kullanılan Kazakistan’ın Baykonur Uzay Üssü’nden uzaya fırlatılırken yere düşen füze kazalarına dikkat çekiliyor. İki gün önce Kazakistan’ın Baykonur üssünden fırlatılan ve üzerinde Meksika’ya ait bir telekomünikasyon uydusunu taşıyan Proton-M tipi roket, Sibirya’da Çita kenti yakınlarında düştüğü bildirilmişti.

Proton roketlerinin toksik yakıt taşıdığına dikkat çekilen yorumlarda Sayga antiloplarının söz konusu kazadan da etkilenmiş olabilecekleri yorumları yapılıyor.

Dünya Bülteni

Devami

Özbek parası iki ayda yüzde 20 değer kaybetti

20.05.2015

Özbek somu son iki ayda dolar karşısında yüzde 20 değer kaybetti, bir dolar 5 bin som oldu

Özbekistan’ın milli para birimi Som son iki ayda ABD doları karşısında yüzde 20 oranında değer kaybetti. Ülkede döviz alım satımı kara borsada gerçekleşiyor.

Özbek kara borsasında 20 Mart’ta 4 bin som olan bir ABD doları 17 Mayıs’ta 4 bin 800 – 5 bin Soma kadar yükseldi. Özbekistan’da dolar uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar yükselmiş oldu.

Uzmanlara göre halkın büyük kısmını yoksulluğa iten bu mali ve ekonomik krizin birkaç nedenlerinin başında girişimcilerin ve işadamlarının hükümete, özellikle mali sahayı kontrol eden birimlerine güvenin tamamen kaybolduğunun ve bundan dolayı faaliyetlerini duraklatması.

Özbek ekonomistler, krizin Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un kamu görevlilerinin sorumluluğunu arttırmaya yönelik alışılmış kararnameleri ile düzelmeyeceğini ifade ediyor.

Özbekistan dışında çalışan göçmen işçilerden gelen döviz gelirlerindeki azalma da somun değerinin düşmesinde etken olarak gösteriliyor. Ayrıca Özbekistan’daki bürokratik zorluklar ekonominin daralmasını etkiliyor.

Dünya Bülteni

Ülkede girişimciler ve işadamları hükümetle ilişkileri normalleştirip yatırımlarını sürdürmeyi amaçlarken bürokrat ve idareciler ise maaşları ile yetinmediği ve rüşveti gelir kaynaklarına dönüştürdükleri için buna yanaşmıyor.

Devami

Türkmenistan’da genel af

Türkmenistan’da anayasa günü vesilesiyle çıkarılan genel af kararıyla bin 202 kişi özgürlüğüne kavuştu

Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’un genel af konusunda bir kararname imzaladığı bildirildi. Hükümlülerin affedilmesi ile ilgili kararnameye göre cezaevlerindeki bin 202 Türkmen vatandaşı özgürlüklerine kavuştu.

Türkmen Milli TV kanalı olan Altın Asır’daki habere göre karar 18 Mayıs tarihinde kutlanan “Anayasa Günü” ve ünlü Türkmen şairi Mahdumkulu Firagi şiirleri günü vesilesiyle “hoşgörü, insan sevgisi, adalet ve hümanizm ilkelerine uygun olarak ailelerin ve Türkmen toplumunun birlik ve beraberliğini güçlendirmek için” alındı.

Berdimuhammedov, ilgili departmanlar ve yerel yönetim idarelerine af edilenlerin bayramı aileleriyle birlikte karşılamaları istihdam edilmesi için gerekli tedbirlerin alınması talimatını verdi.

Kararnameye göre, ayrıca, affedilenlerin belirli bir yörede ikamet etme zorunlulukları da iptal edilmiş oldu.

Dünya Bülteni

Devami

İran ve Tacikistan arasında ‘içişlerine müdahale’ polemiği

İranlı bir ayetullah’ın Tacik lider Rahman’a Müslümanlara yönelik baskıları durdurması için yazdığı mektup Duşanbe yönetiminin tepkisini çekti

İranlı Ayetullah Şirazi Makaremi’nin Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman’a mektup yazarak Müslümanlara yönelik baskıları durdurmasını istemesine Tacik yönetimi tepki gösterdi. Tacikistan Diyanet İşleri Komitesi yöneticisi Abdulgaffar Yusufov, İran’ın ülkesinin içişlerine karışmaması gerektiğini söyledi.

Yusufov yayımladığı yazılı açıklamada bölgedeki İslam ve Arap ülkelerindeki istikrarsızlık ve huzursuzluğun bu tarz müdahalelerden kaynaklandığını savunan Yusufov, “İranlı Ayetullah Tacikistan’ın içişlerine doğrudan müdahale etmeden kendi işlerine baksa daha iyi olur” dedi.

Tacik yetkili, Tacikistan’da, insanların dini inançlarına göre giyinmesini yasaklayan bir yasa olmadığını iddia ederek varsa böyle bir yasanın İranlı ayetullahın kendilerine de göstermesi gerektiğini ifade etti.

Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman defalarca ülkesinde Müslüman kadınların “yabancı” tarzda giyinmesi ve örtünmesi konusunda memnuniyetsizliğini açıklamıştı. Rahman, geçtiğimiz günlerde Tacikistan Ulusal Üniversitesi’ndeki konuşmasında “Duşanbe sokaklarında diğer ülkelerin kadınlarına benzeyerek örtünen Tacik kız ve kadınları görüyorum. Eğer siz kendi ülkenize, onun kültürü sadık iseniz Tacik kadınlarının örfüne göre örtünmeyi seçmelisiniz. Bu daha yakışıklı ve özgür örtünme şeklidir” demişti.

Tacik lider sözlerinin devamında gülerek “Bu özgürlük anlayışına teşekkür edin. Yoksa sizi o özendiğiniz ülkelere gönderebilirim” ifadesini kullanmıştı.

Dünya Bülteni

Devami

Tacikistan, Badahşan’a giriş çıkışı yasakladı

Tacikistan, Afganistan sınırında bulunan Badahşan bölgesine turistik seyahatleri durdurdu. Gerekçe, Badahşan’a yakın bölgedeki Taliban varlığı

Tacikistan Turizm Bakanlığı, Afganistan-Tacikistan sınırına yakın bölgedeki gerginlik ve Özbekistan’daki ilahlı grubun üyelerinin girişini engellemek için Dağlık Badahşan bölgesine turistik ziyaretleri bir süreliğine askıya aldı.

Tacik yetkililer, Dağlık Badahşan Özerk Bölgesi (GBAO)’i yabancıların ziyaret iznini askıya aldı. Tacikistan Gençlik, Spor ve Turizm İşleri Komitesi başkan yardımcısı Rezo Nazarzoda, yabancıların Dağlık Badahşan’a girişinin, Afganistan sınır bölgelerinde tedirginlik dolayısıyla geçici olarak durdurulduğunu açıkladı. Komşu ülkedeki durum iyileşir iyileşmez en kısa sürede Dağlık Badahşan bölgesini ziyaretler için yeniden izin verileceğini bildirdi.

Radio Liberty, son aylarda kuzey Afganistan’ın genelinde bir çok sorun olduğunu, ziyaretlerin durdurulmasının bir sebebinin de bölgenin Özbekistan’daki silahlı gruptan (IMU) gruplarının giriş yapması olduğunu iddia etti.

Pakistan ordusu, Kuzey Veziristan’da geniş çaplı bir operasyona başladığı zaman, bölgeye gelen IMU gruplarını aileleri ile birlikte sınır ötesine, kuzey Afganistan’a gönderdi. O zamandan beri IMU grupları ve aileleri Badgiş’in batısı Badahşan Eyaleti’nin doğusuna yerleşmiş bulunuyorlar.

Dünya Bülteni

Devami

Özbekistan’da pazarda başörtüsü yasağı

16.05.2015

Özbekistan’da bir pazarın girişine asılan ilanla kadınların başörtülü olarak pazara giremeyecekleri belirtiliyor

Özbekistan’ın kuzeyindeki Kokand şehrinde pazar girişine konulan ve Müslüman kadınların başörtüsü ile pazara giremeyeceği yazılan ilan Müslümanların tepkisine neden oldu.

Pazarın girişine asılan ilanda Pazar sınırları içerisinde dini giysilerle gezilemeyeceği belirtiliyor. İlan metninde “Kadınların irticai görünümlü Türk, Arap, İran ve Pakistan tarzında başörtülü gezmelerine izin verilmeyecek. Pazar çalışanları üniformalı olmak zorundadır. Bu şartlara uymayanlar vicdan özgürlüğü ve dini kuruluşlar yasasının 14. maddesine göre cezalandırılacaktır” ifadesi yer alıyor.

BBC Özbek hizmetinin haberine göre Kokand şehri yetkilileri birkaç yıldır evleri dolaşarak kadınları başörtülü halde sokaklarda dolaşmamaları yönünde uyarıyor. Yetkililer Özbek Müslüman kadınlara sadece başlarını örtü ile örtmelerini fakat boyunlarını açık tutmalarını istiyor.

Radyoya konuşan bir Özbek, “Bir arkadaşımın annesi sürekli evde oturuyor. Başörtülü olduğu için sokak ve pazara çıktığında yetkililerin baskısına maruz kalıyor. İki sene evvel polisler benim hanımımın başörtüsünü zorla çıkartmışlardı” dedi.

Özbekistan Dini İdaresi Başkan Yardımcısı Abdülaziz Mansur Fergana Vadisinde Müslüman kadınlara yapılan baskılardan haberleri olduğunu şu ifadelerle dile getiriyor:

“Vicdan özgürlüğü ve dini kuruluş yasasının 14. maddesine göre vatandaşlara ibadet giysileri ile sokaklarda dolaşmak yasaklanıyor. Ancak İslam dininde ibadet giysisi diye bir kavram yoktur. Konu ile görüşlerimizi Adalet Bakanlığı’na gönderdik, ama henüz cevap alamadık…”

Dünya Bülteni

Devami

Kerimov Andican’ın hesabını verecek!

article-2172106-1404CF96000005DC-222_964x607

13 Mayıs 2005 yılında Özbekistan’ın üçüncü büyük şehri olan Andican’da Kerimov yönetiminin yaptığı ve en az 3 bin kişinin hayatını kaybettiği katliamın 10. yıl dönümünde, Türkistan-Der öncülüğünde bir basın toplantısı yapıldı. Mazlumder İstanbul Şubesi’nde yapılan basın toplantısına Mazlumder adına Şube Başkanı Ramazan Beyhan, Doğu Türkistan Maarif Derneği adına Genel Başkan Hidayet Oğuzhan, Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu, Mazlumder İstanbul Şubesi Hukuk Koordinatörü Av.Ömer Yüzgül, Türkistanlı yazar/ siyasetçi Dr.Namaz Normumin ile derneklerin üye ve yöneticileri katıldı.

Basın toplantısı açış konuşmasını Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan yaptı. Beyhan Mazlumder’in “Kim Olursa Olsun Mazlumdan yana ve Zalime karşı” olmak ilesinin gereği olarak, 2005 Andican katliamı’nın faili Özbekistan yönetimini ve sessiz kalan Uluslararası kamuoyu’nu kınadığını belirtti. “İmana giden Yol” kitabının ve yazarının yargılanmasının bir insan hakları ihlali olduğunu, bu suçu işleyen Kerimov rejiminin kendi halkına karşı otomatik silah kullanıp binlerce kişiyi öldürerek 21. yy’ın en büyük katliamlarından birinin suçlusu olduğunu belirtti. Beyhan “İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik düşünmesi ve ifade etmesidir. Andican katliamı, düşünme ve ifade etme hakkının kullanılmasının bedelidir.” dedi. Türkiye yönetimini ve kamuoyunu Türkistan’daki olaylara karşı daha hassas davranmaya davet etti.

Toplantının ikinci konuşmasını Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan yaptı. Oğuzhan özetle Türkistan’ın bir bütün olduğunu ve Doğusu Batısıyla benzer zulümlere maruz kaldığını söyleyerek şu hususların altını çizdi: “Bizim Türkistan coğrafyası evlatları olarak kaderimiz aynıdır. Doğu Türkistan’da da katliamlar sürüyor. Özbekistan’da da zulümler had safhada. Müslüman kanının çok ucuz olduğu, ırzlarının, namuslarının çiğnendiği, dinlerini yaşama özgürlüklerinin elinden alındığı bu bölgedeki sorunların ortadan kalkması için İslam dünyasına, ümmete büyük bir görev düşmektedir. Bugün Doğu Türkistan’da halkın en ufak bir dini hürriyeti kalmamıştır. Art arda her gün yeni katliamlar yaşanmaktadır. İbadetler bile kanun zoruyla yasaklanmıştır. Özbekistan’daki yönetimin yaptığı zulümlerin,  işgalci Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarından bir farkı yoktur. Orta Asya’nın kalbi olan Özbekistan erkin olması bütün Türkistan’ın kurtulması için önemlidir”.

Türkistan-Der Yönetim Kurulu Üyesi Özbek Siyasetçi Dr. Namaz Nur Mümin de bir konuşma yaparak şunları söyledi: “Bugün bizim için çok acı bir gün. Özbekistan bağımsızlıktan bu yana halkın beklediği özgürlüğe, insan hak ve hürriyetlerine, kendi itikadi ve insani değerlerine bir türlü kavuşmamıştır. Bugün Özbekistan’da 30 milyon insan bir diktatörlük rejimi altında ezilmekte, zulüm görmektedir. Kerimov rejimi bu zulümleri gerçekleştirirken yalnız da değildir, Rusya yönetimi ile ilişkilerini hiçbir zaman koparmamıştır, 11 Eylül saldırısından sonra da Batı emperyalistleri ile işbirliği içine girmiştir. Geçtiğimiz Mart ayında yapılan başkanlık seçimlerinde ise, Özbekistan anayasasında 2 dönem şartı olmasına rağmen Kerimov, hiçbir seçim yapılmadan kendisini %92 oyla 6. defa başkan seçtirmiştir. Özbekistan halkı orada zulmeden diktatöre karşı hiçbir zaman teslim olmamıştır, olmayacaktır da. Hiç bir hukuk ve ölçü tanımayan yönetim, bütün baskı ve katliamlara rağmen Özbekistan’daki İslami uyanışı durduramamıştır. 1991’de 80 camide varken, bugün 10 bin mescitte milyonlarca kişi namaz okumaktadır”.

Daha sonra konuşan MAZLUMDER İstanbul Şubesi Hukuk Koordinatörü Ömer Yüzgül ise, dünyanın birçok yerinde gerçekleştirilen katliamlara tepki gösteren Batının, Kerimov’un terörle mücadele adı altında gerçekleştirdiği katliamlarına seyirci kaldığını belirtti.  Av.Ömer Yüzgül, özellikle Türkiye’deki muhacir/ mültecilerin sorunlarına değindi. Özbekistan’daki Müslümanların yaşadıkları sıkıntılardan dolayı hicret etmek zorunda kaldığını ve Türkiye’ye de gelen pek çok Özbek mülteci olduğunu ifade eden Yüzgül, “Ancak muhacirler burada da bazı problemler yaşamaya devam ediyorlar. Burada olan Özbeklerin pasaport süreleri dolduktan sonra pasaportlarını yenileme imkanları yok. Dolayısıyla pasaport süreleri dolduktan sonra Yabancılar Şubesi’nde uzun süre hapsedilmektedirler. Türk vatandaşları ile evlenme imkanları da yok. Bu sebeple ikamet alamıyorlar ve çocuklarını okula da gönderemiyorlar, resmi bir işte çalışamıyorlar. Merdiven altı işlerde çalışmak zorunda kalan muhacirler ciddi anlamda geçim sıkıntısı çekmekte. Türkiye’ye hicret eden Türkistanlı kardeşlerimiz çok zor şartlar altında bulunmaktadır. Pasaportunun süresi geçen kardeşlerimiz, ikamet için gittiğinde Yabancılar Şubesi tarafından yakalanmakta ve aylarca gözaltında tutulmaktadır. Aynı şekilde hastaneye tedavi için giden, doğum yapan Özbekistan vatandaşı muhacirler, pasaportunun süresi geçtiği için gözaltına alınmaktadır”.

Son olarak ortak Basın Açıklaması metnini okuyan Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu, şunları söyledi: “Basın açıklamasını okumadan önce, geçtiğimiz yıl yine bir 13 Mayıs günü, yani Andican Katliamı ile aynı tarihte Soma maden faciası yaşanmıştı. Bu olayda hayatını kaybeden 301 maden işçisine Allah’tan rahmet diliyorum. Türkistanlılar camiası olarak Türkiye halkının, Soma’da yakınlarını kaybeden ailelerin bu büyük acısını paylaşıyoruz. Acıları birbiri ile karşılaştırmak asla doğru bir davranış değildir. Ama Özbekistan’da da 13 Mayıs 2005’te binlerce kardeşinizin öldürüldüğünü unutmamalıyız, 21. yy’ın en büyük facialarında birisi olan bu olayda şehid olanların ve yakınlarının acılarına ilgisiz kalmamalıyız”.

Burhan Kavuncu tarafından okunan Basın Açıklaması metni:

 

ANDİCAN KATLİAMINI UNUTMAYACAĞIZ !

 

Bundan tam 10 sene önce 2005 yılının 13 Mayıs günü, Orta Asya’nın yani Türkistan’ın karanlık tarihine “Kanlı Cuma” olarak eklendi. Özbekistan’ın üçüncü büyük şehri olan Andican’da sivil halkın Kerimov rejimini protestosu, binlerce kişinin can verdiği büyük bir katliamla bastırıldı.

2005 Andican katliamında resmi kayıtlara göre 189 kişi öldü. Ama Andican halkı ve muhalif kaynaklar en az 3 bin kişinin hayatını kaybettiğini savunuyor. Çünkü rejimin kabul ettiği 189 kişinin dışında yüzlerce ceset kamyonlarla taşınarak büyük çukurlara doldurulmuş. Bir çok aile de kendi cenazelerini kaçırarak kendisi defnetmiş.

Andican Katliamı”, “Andican olayları” veya Özbek halkı arasında ”Kanlı Cuma” olarak adlandırılan olaylar “İmana Giden Yol” isimli kitabın yazarı Ekrem Yoldaşev ve 23 arkadaşının yargılanması üzerine başladı. Uzun süredir devam eden baskılardan bunalan halk büyük bir kalabalık halinde, mahkemeyi izlemek için toplandı. Mahkeme binasının önündeki kitlenin zorla dağıtılmak istenmesi ve ardından silahla taranması sırasında 20 kişinin ölmesi üzerine olaylar büyüdü. On binlerce kişi hükümet binasının önündeki alanı ve çevre caddeleri doldurdu. Burada da halka ateş açılması üzerine, kalabalık önce hükümet binasını işgal etti. Ardından cezaevini basarak buradaki mahkumları serbest bıraktı. Olayları kontrol edemeyen Özbekistan yönetiminin çağrısı üzerine Rus Özel Güvenlik birlikleri de Andican’a gelerek müdahaleye katıldı.

Meydana gelen olaylar sırasında hayatını kaybeden yüzlerce kişiye ait cesetler caddelerde kaldı. Cesetler arasında yakınlarını arayan ailelere de ateş açılmasıyla ölü sayısı binleri buldu. Onbinlerce kişi komşu ülke Kırgızistan’a sığındı.

Özbekistan’ın sözde bağımsız olduğu 1991 yılından beri despotik bir rejim kuran İslam Kerimov, ülkede her türlü örgütlenmeyi, siyasi faaliyeti, basın-yayını, toplantı ve gösteri yapmayı yasakladığı gibi halkın dini hayatına da bir çok kısıtlamalar getirmiştir. Başörtülü ve sakallıların sokaklarda yürümesi bile yasaklanmış, 20 yaşından küçüklerin camiye gitmesi, işyerlerinde seccade bulundurulması suç sayılmıştır. Cezaevlerinde 30 binden fazla siyasi/ dini mahkum bulunmakta, özellikle, işkenceleriyle ünlü Jaslık hapishanesinde sürekli ölüm olayları meydana gelmektedir.

Geçtiğimiz Mart ayında yapılan başkanlık seçimlerinde, Özbekistan anayasasında 2 dönem şartı olmasına rağmen, Kerimov, kendisini %92 oyla 6. defa başkan seçtirmekten utanmamıştır. Eski Sovyet kalıntısı bu diktatörün zulmünden kaçan milyonlarca Özbek Rusya, Türkiye ve Arap ülkelerine sığınmış durumdadır. Türkiye’ye sığınan siyasi mülteciler bir çok zorluklarla karşı karşıyadır. Özbek istihbaratının Rusya, Kırgızistan, İsveç’ten sonra Türkiye’de de düzenlediği suikastlarda, rejim muhalifleri teker teker öldürülmektedir.

Biz Türkiyeli göçmen, mülteci ve insan hakları savunucusu STK’lar olarak, Andican katliamının sorumlusu olan Özbekistan’daki Kerimov rejimini ve bu büyük katliama sessiz kalan dünya devletlerini, Uluslar arası kuruluşları kınıyoruz. Bu kadar insanın öldürülmesi üzerine nasıl bir yasal işlem yapılmıştır, hangi yaptırım uygulanmıştır? Nasıl bir yargılama yapılmış, hangi sorumlu yakalanmış veya cezalandırılmıştır? Hiçbir şey olmamış gibi diplomatik ilişkiler devam etmekte, ziyaretler yapılmaktadır. Bu sessizlik ve suça ortaklık, dünyanın her yerinde vahşi katliamların 21. asırda da yaygın olarak devam etmesinin de sorumlusudur.

Bütün insanlığı, uluslararası kurumları ve özellikle Türkiye halkını ve yetkililerini, Özbekistan halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.

TÜRKİSTAN-DER

DOĞU TÜRKİSTAN MAARİF DERNEĞİ

MAZLUMDER

 

20150513_113538 20150513_112744 20150513_112731

 

 

 

 

Devami

Türk Silahlı Kuvvetleri Askeri Heyeti Kırgızistan’a Geldi

Kırgızistan Silahlı Kuvvetleri Genekurmay Başkanı Asanbek Alımkojoyev, Bişkek’e gelen Türk Silahlı Kuvvetleri askeri heyeti ile bir araya geldi.

Kırgızistan Silahlı Kuvvetleri Genekurmay Başkanlığı’nın basın hizmetinden verilen bilgiye göre, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 7 general ve amiral Kırgızistan hakkında bilgi almaya geldi. Heyetin planında Kırgızistan Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı başkanları ile görüşmelerine ek olarak, Bişkek garnizonu askeri birliklerinden birini, Kant hava üssünü, Kırgızistan-Türkiye “Manas” Üniversitesi’ni, “Dastan” şirketini ziyaret etmek gibi kapsamlı bir kültürel programı var.

Ziyaretin temel amacı, ikili askeri ve askeri-teknik işbirliği pekiştirmek ve genişletmek, iki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında kültürel değişim alanında ilişki kurmaktır.

Türk heyetinin 15 Mayıs 2015’te geri dönmesi planlanıyor.

Kabar

Devami