Pakistan’da ‘Babürname ders kitabı olsun’ önerisi

05.06.2015

Pakistanlı yazar Amir, Babür’ün Pakistan tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu belirterek Babürname kitabının okullarda okutulmasını önerdi

Pakistan’da Babür Şah tarafından kaleme alınan Babürname kitabının ders kitabı olarak okutulması gündeme geldi.

Pakistanlı tanınmış gazeteci Ayaz Amir “Babürname” eserinden yola çıkarak “Bizim Müslümanlığımız nereye dayanıyor?” adında bir yazı yayınladı.

Yazar makalesinde “Timurlar doğrudan bizim ecdadımız sayılır. Ancak ülkemizdeki siyasiler bu gerçeği ne kadar kabul ediyorlar. Onlar atalarımızın miraslarına ne kadar sahip çıkmaktadırlar” diye sordu.

Ayaz Amir BBC BBC’nin Özbek hizmetine verdiği demeçte ise şunları söyledi:

“Tabii ki, Babürler Pakistan’da çok meşhurdur. Ancak nedense biz Babürler yerine Moğollar demeyi tercih ediyoruz. Yani Hindistan’da Babür hanedanının kuruluşundan bu yana onlar bu ad ile tanındı. Babürlerin mimari, sanat ve kültür eserlerinin canlı örnekleri sadece Pakistan’da değil Hindistan’da çok meşhurdur. Delhi’ye seyahat eden herkes Babür’ün orada çok popüler olduğunu görür.”

Bu görüşlerinden yola çıkarak Ayaz Amir yazısında Babür’ün en önemli eseri olan “Babürname”yi Pakistan’daki okullarda eğitim programına dahil edilmesini teklif ediyor.

Amir’in yazısındaki ilgili kısım şöyle:

“Hindistan ve Pakistan tarihinde en büyük etki Babür ve oğullarına aittir. Babür çok derin bir kişiliğe sahip olduğu için onun eseri de çok ciddi şekilde öğrenilmesi lazım. Pakistan devlet olarak İslam dini temelinde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bizim Babürname’yi öğrenmemiz yeni nesillerin ruhuna olumlu etki yapar diye düşünüyorum.”

Dünya Bülteni

Devami

Kırgızistan’da ‘radikalliğe’ karşı imamlara yeterlilik testi!

31.05.2015

Kırgızistan genelinde imamlar, Fıkıh, Akaid ve Arapça alanlarından sınavlara alınarak yeterlilikleri ölçülüyor. Uygulamanın ‘radikal’likle mücadele kapsamında yapıldığı ifade ediliyor

Kırgızistan’da görev yapan imamlar, İslam hukuku, Fıkıh, Akaid bilgisi ve Arapça alanlarında sınavdan geçirilerek denetimden geçirildi. Hükümetten yapılan açıklamada İslami donanımı olmayan imamların ‘radikal’ fikirlere karşı koyamadığı ya da bir süre sonra ‘radikal’ olduğu için imtihandan geçirildikleri belirtildi.

Kırgızistan Müslümanları İdaresi 2014 yılının Ekim ayından başlayarak imamları sınavdan geçiriyor. Bu sınavlar Dini İdare, laik görevlilerden oluşan Devlet Din Komisyonu ve Devlet Güvenlik Konseyi üyelerinden oluşan bir komisyon tarafından yapılıyor.

Sınavlarının amacının dini konularda yetersiz bilgiye sahip imamların elenmesi olduğu bildirildi. 2014 yılında Devlet Din Komisyonu sınavlara katılan imamların yüzde 70’inin yeterli donanıma sahip olmadığını açıkladı.

Sınavlar ayrıca devlet yetkililerine ülke genelinde camilerin çalışmaları hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı veriyor. Kırgız yetkililer İslami donanımı kötü olan imamların ‘radikal’ fikirlerin yayılmasına katkıda bulunacağından endişe ediyor.

Kırgızistan’ın laik hükümeti uzun zamandır ülkedeki İslami gelişmelere şüpheyle yaklaşıyor. Müslümanlara karşı gerçek baskılar ise 2014 yılının Şubat ayında yapılan Devlet Güvenlik Konseyi toplantısından sonra başladı. Bu toplantıdan kısa bir süre sonra, Celalabad şehri polisi imamlara radikal gruplara üye olmadığına dair imzalatmaya başlamıştı.

Dünya Bülteni

Devami

Tacikistan’da Arapça isimlere yasak geliyor

08.05.2015

Ülke lideri İmamali Rahman, çocuklara Arapça isim verilmesinin yasaklanmasını öngören bir kanun hazırlanması için talimat verdi

Tacikistan’da kamusal alanda başörtüsü ve sakal yasağından sonra şimdi de çocuklara Arapça isim konulması yasaklanıyor.

EuroAsianet’te yer alan habere göre Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman, ülke meclisine yeni doğan çocuklara Arapça isim konulmasının yasaklanmasını öngören bir kanun hazırlanması için talimat verdi.

Tacikistan Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada hazırlanan kanunun tüm yabancı dillerdeki isimlerin yasaklanmasını içerdiği belirtildi. Açıklamada kanunun yürürlüğe girmesi halinde Arapça isimlerin yanında yabancı dildeki çiçek isimlerinin de çocuklara verilemeyeceği kaydedildi. Ancak kanunun daha çok son dönemlerde artan Arapça, özellikle İslam büyüklerinin isimlerinin çocuklara verilmesinin engellenmesi için çıkarıldığı yorumları yapılıyor.

Kanunda ayrıca Adalet Bakanlığı’nın çocuğuna isim vermekte zorlanan aileler için isim listesi hazırlayacağı da belirtiliyor.

Kanun tasarısı şimdiden yüzde 98’i Müslüman olan ülkede tepkilere neden oldu. Muhalifler kanunların geriye yürümeyeceğini fakat yasanın yürürlüğe girmesi halinde kendisi de Arapça bir isme sahip olan ülke lideri İmamali Rahman’ın adını değiştirmesi gerektiğini ifade ediyor.

İslam’a ve Müslümanlara yönelik ciddi baskıların olduğu ülkede 18 yaşından küçüklerin camiye girmesi, erkeklerin kamusal alanda sakallı olması, kadınların ise başörtüsü giymesi yasak durumda.

Dünya Bülteni

Devami

Ruzi Nazar, CIA ve Türkistan

05.05.2015

Abdullah MURADOĞLU

98 yıllık hayatı sırlarla dolu olan Özbek asıllı “CIA” ajanı Ruzi Nazar Side’de vefat etmiş ve yeri açıklanmayan bir mezarlıkta defnedilmiş. Ağabeyi ve babası Stalin döneminde katledilen Ruzi Nazar II. Dünya Savaşı’nda Rus ordusundan firar etti. Almanlar, esir aldıkları Türklerden bir “Türkistan Lejyonu” teşkil etmişti. “Stalin rejimi”ne duyduğu nefret Ruzi Nazar’ı bu lejyona sürükledi. Pek çok soydaşı gibi Almanların kazanması halinde Türkistan’ın esaretten kurtulacağına inandı. Almanlar savaşı kaybetti ve Ruzi Nazar aynı sebeplerden ötürü bu kez CIA’ye katıldı.

“Soğuk Savaş” döneminde Ruzi Nazar Rus ve Çin esareti altındaki Türk halklarını dünya gündemine taşımaya çalıştı. Avrupa’daki Türk diasporasından Türkiye’ye kadar pek çok ülkede anti-komünist faaliyetlerin desteklenmesinde rol oynadı. Kimine göre “Türkistanlıların CIA’deki adamı”ydı, ABD’nin imkanlarını Türkistanın bağımsızlığı için kullanan bir vatanseverdi. Kimine göre ise komünizme karşı verilen ‘örtülü savaş”ta rol oynayan muhteris casuslardan biriydi.

Ruzi Nazar 1940’ların başlarında ayrıldığı Özbekistan’a 1990’ların başlarında gidebildi. Ne ki Özbekistan’ın bağımsızlığını kazanmasında CIA’in payı yoktu. Moskova bir anda “Soğuk Savaş” oyunundan çekilmişti. Oysa CIA analistlerine göre daha uzun süre ayakta kalacak kadar güçlüydü. Bu yüzden Sovyetler’in dağılması herkes için, en fazla da Sovyet yurttaşları için süpriz oldu. Soğuk Savaş’ta zaferi sözde ABD kazanmıştı ama bunun için tek mermi bile atmamıştı. ABD, maçın yarısında ringi terkeden amansız rakibinin ardından şampiyon ilan edilen bir boksör gibiydi.

Çarlık Rusya’sı döneminde yapay şekilde bölünerek parçalanan “Türkistan”dan beş ayrı devlet çıktı. Ruslar, Batılı sömürgeciler gibi arkalarında bir dizi sınır ihtilafı bırakarak çekildiler. Kırgız, Kazak, Özbek, Türkmen kimlikleri Rus esareti döneminde birer etnik kimliğe dönüştürüldü. Birkaç yıl önce Kırgızistan’da Özbekler ve Kırgızlar arasında yaşanan çatışmalar ise sıcaklığını koruyor. Aralarında birlik oluşturamayan bu devletler hâlâ Rusya’nın nüfuz alanı içerisinde.

Doğu Avrupa’da Sovyet sonrası dönemde, eski rejime muhalif olan siviller iktidara geldiler. Eski yönetici sınıf ise tasfiye oldu. 1990’ların başlarından bugüne kadar Polonya ve Slovakya 4, Bulgaristan 5, Çek Cumhuriyeti ve Estonya 3, Macaristan 7, Letonya 8, Litvanya ise 7 Cumhurbaşkanı seçti. Cumhurbaşkanları hayattayken seçimlerle koltuklarını devrettiler.
Türki Cumhuriyetlerde durum tam tersiydi. Bu ülkelerde eski rejimden kalma yöneticiler iktidarı ellerinden bırakmadılar. Otoriter rejimlerle yönetilen Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan’da 1990’ların başlarından bugüne kadar aynı isimler devlet başkanı. Kırgızistan’da 1990’dan 2005’e kadar Asker Akayev iktidardaydı. Türkmenistan’da ise 1990’dan 2006’ya kadar Saparmurat Türkmenbaşı tek başına iktidarı elinde tuttu. Türkmenbaşı, görev başındayken vefat etti.

Tek istisna Azerbaycan’dı. Sovyet sonrası dönemde, eski rejime muhalefet ettiği için hapis yatan Ebülfeyz Elçibey Cumhurbaşkanı seçildi. 16 ay sonra Elçibey yetkilerini Haydar Aliyev’e devretmek zorunda bırakıldı. “Sovyetler Birliği Komünist Partisi”nin en üst organı olan “Politbüro”nun üyeliğine kadar yükselen Aliyev “KGB”de de yöneticilik yaptı. 10 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Aliyev’in vefatıyla yerine oğlu İlham Aliyev geçti. Sovyetler Birliği’nin “Doğu Avrupa” ve “Orta Asya”daki eski uyduları arasındaki bu farklar, maalesef düşündürücü ve üzücü.

Yeni Şafak

Devami

Kırgızistan’da muhalif grup üyeleri kaçırıldı

Kırgızistan’ın Oş bölgesinde bir evde toplantı yapan, ülkenin muhalif gruplarından Ulusal Muhalif Hareketi (UMH) üyelerine saldırı düzenlendi.

Grup üyelerinden Tölögön Keldibay’ın Azadlık Radyosu’na verdiği demeçte, dün akşam 21.00 sularında Celalabat’ta yapılacak kongrenin kongrenin hazırlıkları için toplandıkları sırada bir grubun saldırısına uğradıklarını söyledi.

100’e yakın kişinin toplantı sırasında eve baskın düzenlediğini aktaran Keldibay, çıkan arbedede yaralanan ve ölen olmadığını, ancak saldırganların UMH yöneticilerinden Kubaniçbek Kadırov, Bektur Asanov ve Ulugbek Mamataev ve Asanov’un bir korumasını zorla götürdüklerini belirtti.

Olay yerine gelen polis geniş güvenlik önlemleri aldı ve baskın ile ilgili soruşturma başlattı.

Bu arada olayın meydana geldiği evin polis merkezinden 100 metre uzaklıkta olduğu da bildirildi.

Dünya Bülteni

Devami

İslam’ı Japonya’da yayan isim: Abdürreşid İbrahim

Japonya’da faaliyetlerini yürüten Abdürreşid İbrahim, Osmanlı aydınlarıyla yakın ilişkiler kurmuş ve seyahat notlarını İstanbul’da yayınlanan Sırat-ı Müstakim dergisinde yayınlamıştı

Japonya’da İslam’ın kamusal alana yayılmasının tarihi 19. yüzyıl sonlarına kadar gidiyor. Japonya’da İslam’ın tanıtılması ve yayılmasında Kazan’lı alim ve mücadele adamı Abdürreşid İbrahim büyük bir rol oynadı.

1900’lerin başlarında Japon adalarında çoğu Hint kökenli kırk elli civarında Müslüman yaşıyordu. Abdürreşid İbrahim’in Japonya’da kurduğu ilişkilerin sonucu olarak 1920’lerin başlarından itibaren Kazanlı Türkler bu ülkeye iltica etmeye başladılar.

HÜKÜMET 1939’DA İSLAM’I RESMEN TANIDI

Abdurreşid İbrahim’in 1909’da Tokyo’da tanıştığı Yamaoka Müslüman oldu ve Ömer adını aldı. Abdurreşid İbrahim ile İstanbul’a giden Ömer Yamaoka, Japonya’ya döndükten sonra faaliyetlerine devam etti. 1937’de Kazan Türklerine hizmet vermek üzere Tokyo’da bir cami inşa edildi. 1939’da Japonya hükümetinin İslam’ı resmen tanıması Müslümanların irşad faaliyetlerini kolaylaştırdı.

Japonya, Doğu Asya’da Büyük Okyanus’un içindeki bir ada ülkesi. Şintoizm ve Budizm etkisinin yoğun olarak hissedildiği ülkede İslam’ın geniş kitlelere yayılması 19. yüzyıl sonlarına doğru gerçekleşti. Bu temasın, geç başlamasının sebebininse İslam ülkelerine olan coğrafi uzaklık olduğu düşünülüyor.

Japonya’da İslam’ın resmi din olarak kabulüyse 1939 yılını buldu. Rusya’daki mezalimden kaçarak Japonya’ya sığınan Kazan Tatarları, 1920’lerde Müslüman nüfusunun da artmasına neden oldu. Kazanlı alim Abdürreşid İbrahim’in Japonya’ya seyahatleri, buradaki Müslümanların bir birlik kurmaları yolunda önemli adımlar atmasını sağladı.

GÖÇLERLE MÜSLÜMANLARIN SAYISI ARTTI 

100’ü aşkın Japon’un Müslüman olduğu bu dönemde temelleri atılan Tokyo Camii, bu birleşmenin önemli bir göstergesiydi. Cami, Müslümanların irşad faaliyetlerini de kolaylaştırdı. Doğu Türkistan’dan hicret eden Uygurların yanı sıra Malezya, Singapur, Endonezya, Hindistan ve Pakistan’dan göç edenlerle birlikte ülkedeki Müslümanların sayısı arttı.

Abdürreşid İbrahim, Sultan İkinci Abdülhamid’den Japonya’ya bir ulema heyetinin gönderilmesi halinde İslam’ın kolayca yayılacağını bildirdi. Abdürreşid İbrahim’in, Sultan İkinci Abdülhamid’e gönderdiği mektupta şunlar yazmıştı:

“Her ne kadar bizim Müslümanlar arasında, ‘Japonya’da İslamiyet’ adı altında rüya aleminin levhalarında anlatılan havadis pek çok duyulmuşsa da, asıl ve esası olmadığı tahakkuk etmiştir. Fakat bundan sonra İslamiyet’in Japonya’da intişar edeceği şüphesizdir. Zira Japon milleti, yaratılış bakımından İslamiyet’e yakın bir millettir. İslami kaidelerden olan pek çok güzel ahlak, Japonlar’da fıtraten mevcuttur. Temizlik, haya, sadakat, emniyet, hususan cömertlikle şecaat, Japonlar’da adeta bir huy olmuştur.”

1953 yılına gelindiğinde Japon Müslümanlar Sadık İmaizumi başkanlığında biraraya gelerek “Japon Müslüman Birliği”ni kurdular. Günümüzdeyse Japonya’da on bini Japon olmak üzere yüzbin civarında Müslüman yaşıyor. Japonya’daki Müslümanların çoğunluğunu Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Sri Lanka, İran ve Afganistan’dan gelenler oluşturuyor.

MEHMED AKİF KENDİSİNDEN ÖVGÜYLE BAHSEDER

Japonya’da İslam’ın tanıtılması ve yayılmasında Kazanlı alim Abdürreşid İbrahim önemli rol oynadı. Uzun süre Tokyo Camii’nin imamlığını da yürüten Abdürreşid İbrahim aynı zamanda bir gezgindi. Milli şairimiz Mehmed Akif Ersoy, Sırat-ı Müstakim mecmuasında 1 Temmuz 1910 yılında yayınlanan yazısında Abdürreşid İbrahim’i şu ifadelerle anlatıyordu:

“Hazret, asya’nın her tarafını senelerce gezmiş, bir koca kıt’ada yaşayan insanların mazisini incelemiş, halini tetkik etmiş. Bunlarda saadet görmüşse sebeplerini aramış; sefalet görmüşse kaynağını araştırmış. Evladını, ailesini, memleketini sırf hamiyetle coşan bir hisle bırakıp yola çıktığı halde, gezdiği yerlerde hiç hissiyatına mahkûm olmamış.

Evet, İslam aleminin felahı için çırpınıp duran bu muazzam kalb, başkalarının faziletlerine karşı lâkayd kalmamış; bir Mecusi’ye, bir Budist’e atfettiği tetkik ve tenkit nazarını, bir Müslüman’a da atfetmiş. Bugün zillet ve sefalet içinde çalkanıp duran İslam dünyasının birçok manzarası, birçok tezahürleri zavallıyı adım başında ağlatmış olmakla beraber o, etrafını iyi görmek için gözlerini sile sile yolunda devam eylemiş.”

HAYATINI MÜSLÜMANLIĞA ADADI 

Mehmed Akif Ersoy’un 1910’da kaleme aldığı bu satırlar, Japonya’da İslam’ı yayan kişi olarak tanınan Abdürreşid İbrahim içindi. 1852’de Rusya’nın Sibirya bölgesindeki Tara’da dünyaya gelen İbrahim’in gençlik yılları, Rus esareti altındaki Kazan’da geçti. Hayatını, farklı coğrafyalardaki Müslüman halkların özgürlük mücadelesine adadı.

Avrupa, Balkanlar, Türkistan, Moğolistan, Çin, Japonya, Kore, Singapur, Hindistan, Hicaz, Filistin ve Kuzey Afrika’yı gezerek gördüklerini kayda geçirdi. 1895’te geldiği İstanbul’da Rusya’da yaşayan Müslümanları Osmanlı Devleti’ne göç etmeye davet etti ve 70 bin Müslüman Türk’ün Anadolu’ya göçmesine vesile oldu.

OSMANLI – JAPONYA İTTİFAKI İÇİN ÇABALADI 

1908’de ilk kez Japonya’ya giderek Japonca öğrendi. Japonya hanedanıyla sıcak ilişki kuran Abdürreşid İbrahim, İngiltere ve Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti ile Japonya’nın ittifak kurması için çaba sarf etti.

Birinci Dünya Savaşı’nda İttihad-ı İslam siyasetinin önemli isimleri arasındaydı. İkinci meşrutiyetin ilanı üzerine İstanbul’a geldi. Seyahat notları Sırat-ı Müstakim mecmuasında tefrika edildi. Geniş yankı uyandıran tefrika Alem-i İslam ve Japonya’da İslam’ın Yayılması başlığıyla kitaplaştırıldı.

TOKYO’DA DÜNYAYA VEFAT ETTİ

Mehmet Akif ile tanışıp dost oldu. Büyük şair, vaazlardan birisini şiirleştirdi ve “Süleymaniye Kürsüsünde” adıyla yayımladı. 19. yüzyıl sonlarından itibaren yaptığı seyahatlerle İslam dünyasının çarpıcı bir tasvirini yaptı.

Abdürreşid İbrahim 1933’te 76 yaşında iken tekrar Japonya’ya gitti. Tokyo’da yaşayan Tatar halkının sorunlarıyla ilgilendi. Tokyo Camii’nin planlarını hazırlatıp temelini attırdı. 1939’da İslamiyet’in Japonya’da resmi din olarak tanınmasında büyük bir rol oynadı. Ömrünü İslam aleminin kurtuluşuna adayan Abdürreşid İbrahim’in Tara’da başlayan mücadelelerle dolu hayatı Tokyo’da son buldu. 31 Ağustos 1944’te Tokyo’da vefat ettiğinde 92 yaşındaydı.

Kaynak: Kuzey Haber Ajansı

Devami

ABD, Orta Asya stratejisini yeniliyor

ABD’nin Orta Asya ülkeleri ile ilgili stratejisinde değişikliğe gittiği ve önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacağı belirtildi

ABD Orta Asya’da stratejisini yeniden değerlendirdiği ve önümüzdeki günlerce bu konuda ayrıntılı bir raporu kamuoyuna açıklayacağı ifade ediliyor.

Bölge uzmanlarına göre 2001 yılından bu yana ABD’nin Orta Asya’daki politikası Afganistan’daki çatışmalar üzerine kurulmuştu. Şimdi yeni bir stratejinin geliştirileceği belirtiliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı basın sekreteri kısa bir açıklama yaparak, yeni dönemde bölgedeki güvenlik stratejisinin değişmeyeceğini, bunun yanında bölgesel ekonomilerin küresel pazarlara katılımı, insan haklarına saygı ve demokratik yönetimi geliştirme gibi konularda Orta Asya hükümetleri ile işbirliği içinde çalışmaya devam edileceğini bildirdi.

ABD yeni dönemde özellikle bölgenin tarihi yüzünü belirleyen İpek Yolu projesini güçlendirmenin Orta Asya’da güvenliğe katkı sağlayacağını düşünüyor. Bununla Orta Asya devletlerinin küresel pazarda eski konumuna yeniden kavuşması ve uluslararası ticaret kavşağına dönüşeceği umuluyor.

ABD’nin Orta Asya’da stratejisini yeniden belirlemesinde Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik girişimleri ve Sovyetler Birliği topraklarındaki uygulamalarının etkin olduğu belirtiliyor.

Dünya Bülteni

Devami

Özbekistan ve Orta Asya Eski Müftüsü Muhammed Sadık Muhammed Yusuf Vefat Etti – Шайх Муҳаммад Содиқ Муҳаммад Юсуф оламдан ўтди

Özbekistan’ın önemli alimlerinden Hilal isimli bir tefsir kaleme alan Şeyh Muhammed Sadık Muhammed Yusuf vefat etti

Özbekistan’ın önemli İslam alimlerinden, Mekke’deki “İslami Rabta” kurucularından Şeyh Muhammed Sadık Muhammed Yusuf’un vefat ettiği bildirildi.

Şeyh Muhammed Yusuf’un dün bazı talebeleriyle basketbol sahasında antrenman yaparken aniden fenalaştığı bildirildi. Doktorlar ölüm nedeninin kalp krizi olduğunu açıkladı.

Özbek alim, 1952 yılında Andican bölgesinde doğdu. İlk İslami eğitimini imam olan babasından aldı. Sonra Buhara medresesinde ve Libiye’de eğitime devam etti. Sovyetler’in son döneminde Şeyh Muhammed Yusuf o zamanki Orta Asya Müslümanları Dini idaresinin başkanı oldu. Gorbaçov’un reformlarını destekleyen Şeyh Yusuf, SSCB döneminde milletvekilliğine seçilmişti.

Özbekistan’ın bağımsızlığından sonra Şeyh Muhammed Yusuf Kerimov rejiminin baskısı sonucu Türkiye ve Libiye’ye hicret etmek zorunda kaldı. 1998 yılında Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’un daveti üzerine ülkesine döndü ama kendisine resmi görev verilmedi.

Muhammed Yusuf, “Hilal” ismiyle bir Kur’an-ı Kerim tefsiri yazdı. Onun “Hadis ve Hayat”, “İman” ve diğer kitapları sadece Özbekistan’da değil bütün eski Sovyet ülkelerinde en çok okunan ve satılan eserler arasında yer aldı.

Özbek imam, Kerimov, Kaddafi ve Ramzan Kadirov gibi diktatör olarak bilinen liderlere karşı ılımlı yaklaşımı sebebiyle eleştiriliyordu.

Dünya Bülteni

ЎЗБЕКЧА

Шайх Муҳаммад Содиқ Муҳаммад Юсуф 10 март куни Тошкентда юрак хуружидан вафот этди. Озодликнинг Тошкентдаги манбаларига кўра¸ шайхнинг Ислом университети спорт залида баскетбол ўйнаëтганда юрагига зўр тушиб оламдан ўтгани тахмин қилинмоқда.

Ҳозирча ўлим сабабига оид тиббий хулоса Озодликка маълум эмас.

Шайхнинг ўлимига оид норасмий хабарни унинг яқинлари¸ шунингдек Ўзбекистондаги ярим расмий ахборот сайтлари тасдиқлади.

Марҳумнинг жанозаси 11 март куни Тошкент шаҳридаги Шайх Зайниддин жомеъ масжидида (Кўкча) пешин намозидан сўнг ўқилиши маълум қилинди.

Ozodlik Radiosi

 

Devami

Яхши бир жараён-Yahshi bir jarayon (Кирил ва Lotinda)

Дарёнинг тириклиги оқиши билан дейдилар. Дарҳақиқат, дарё оқмаса у ботқоқликка айланади, ҳамма нарсанинг тозаланишига восита бўладиган сувнинг ўзи ҳам чирийди. Оқиб турган дарё ўзини ўзи ва бошқаларни тозалагани каби, балиқларга ва бошқа сувда яшайдиган жонзотларга уй макон, тупроқда унадиган ўсимликларга эса жон бўлади…

Дарёнинг оқиб туриши мана шундай тирик бир жараёндир…
Биз ўзбеклар ҳам алҳамдулиллаҳ Ислом Каримовнинг 26 йиллик диктатурасига қарамай ўлганимиз йўқ. Бу диктатарага қарши доимо овозимиз чиқиб турди, уни фош қилишга ва унга қарши қўлимиздан келганича курашишга ҳаракат қилдик.

Бугун Каримов ёлғон ва мунофиқона сайлов ўйинлари билан халқимизни ҳам, дунё жамоатчилигини ҳам алдаб, уларни бир тийинга қиммат инсонлар ўрнида кўриб, қайтадан тахтга ўтирмоқчи. Тахтига қайта ўтирадими, йўқми уни фақат Аллоҳ таоло билади. Чунки кечагина тупроқ остига кетган Суадия қироли ҳам абадий тахтимда ўтираман, дейдиганлардан эди. Бугун эса унинг манзили кимсасиз қабр бўлди…

Лекин ҳаёт тўхтагани йўқ. Ҳаёт худди дарё каби бир жараёндир. Ўзбек халқи ҳам ўлгани йўқ. Бу кунларда оз бўлса ҳам халқимизнинг тириклигини билдирадиган яхши хабарлар келмоқда. Улардан бир нечтасини сизлар билан баҳам кўрмоқчиман:

1. “Озодлик” радиосида Олмалиқликдан Гулчеҳра опа деган аёл Каримов диктатурасига қарши унча мунча мухолифлар айтмолмайдиган гапларни айтдилар. Бу оддий ўзбек аёли, бундайлар ватанимизда миллионларчадир. Марҳамат ўзингиз ўқиб эшитиб кўринг:
http://www.ozodlik.org/content/article/26810931.html

2. Ўтган кунларда биз “Халқаро Туркистонликлар Ҳамкорлик Жамияти” Ўзбекистондаги режимнинг мамлакат ичкарисида ва ташқарисида қилаётган жиноятларига қарши Истанбулда намойиш ўтказдик. Намойишга мингга яқин ҳамюртларимиз ва маҳаллий жамоатчилик вакиллари қатнашдилар. Бу мухолифатнинг мустақиллик йилларидан кейинги ўтган деярли чорак аср давомида амалга оширган энг катта норозилик намойиши эди. Бу ҳақда “Озодлик” ва ББС ўзбек хизматлари хабар тарқатишди. Жамиятимиз ва ўтказган намойишимиз ҳақида маълумотларни www.turkistanlilar.org саҳифамиздан ўрганишингиз мумкин.

3. Бир гуруҳ мухолифатчилар Ўзбекистондаги сохта сайловларни фош қилиш учун интернет тармоғида “Виртуал Президентлик Сайлови” гуруҳини тузишибди. Ташаббусчилар орасида таниқли мухолифатчилар Мўътабар Тожибоева,Муҳаммадсолиҳ Абутов, Улуғбек Бакиров, мустақил сиёсатшунос Камолиддин Роббимов ва бошқалар бор. Эътибор берилса, бу мухолифатчилар орасида аниқ Исломий қарашлари бўлганлар ҳам, аниқ демократия тарафдори бўлганлар ҳам бор. Яъни, бу икки бир биридан фарқли эътиқодий ва амалий гуруҳларнинг вакиллари бир орага келиб, қўлларидан келганича Ислом Каримов диктатурасига қарши ҳаракат қилишга бел боғлашибди. Менимча мусулмонларнинг уларга хайрихоҳ бўлган бундай гуруҳлар билан биргаликда ҳаракат қилишларида монеълик бўлмаса керак. Яъни, мусулмон мусулмонлигича қолсин, демократ демократлигича қолсин ва эътиқод ва амаллар имкон берган даражада биргаликда ҳаракат қилинсин. Бу қоида албатта ўзларини Ислом дини душманлари деб эълон қилган Абдураҳим Пўлатов, Галима Бухорбоева, “Мен Шарлиман”, деб севгили пайғамбаримиз Муҳаммад (сав)га қилинган ҳақоратларга қўшилган номи журналист ўзи шайтонист “радикал демократларга” тааллуқли эмасдир. Ислом дини ва мусулмонлар улар билан тинч тотув яшайдиган тоифалар билан ўзаро шартнома асосида тинч жамият доирасида яшай оладилар. Бу масалага алоҳида тўхталашимнинг сабаби эса Ўзбекистонимизнинг келажаги учун энг муҳим ижтмиоий сиёсий омиллар Ислом дини, демократия тушунчаси ва миллатчилик масаласи бўлишидир. Шундай экан, бу ижтимоий гуруҳлар вакилларининг ҳозирданоқ ўзаро мулоқот ва умумий тинч жамият қуришнинг пойдеворини ўрнатиб боришлари ўта муҳимдир. Мисол учун ўзимизнинг Туркия аҳолисининг 99% мусулмон дейилсада, аслида 70% га яқини ўзини мусулмон ва Ислом дини тарафдори деб биладиганлар, 30% га яқини эса ўзларини секуряр (лаик) демократия тарафдори деб биладиганлардан иборат. Бунинг устига Турк ва Курд миллатчилиги тарафдорлари ҳам бор. Охирги 30 йилда Курд миллатчиларининг исёни натижасида Туркияда 40 мингга яқин киши ўлди, мамлакат иқтисодига энг камида 500 миллиард доллар зарар берилди. Шундай экан, биз ҳозирдан мусулмонлар билан ўзларини демократ деб атайдиган, айни замонда мусулмонларга қарши ҳурмат билан қарайдиган тоифалар, шунингдек ўзбеклар, тожиклар, қозоқлар, қирғизлар, туркманлар, руслар орасида тинч тотув ҳаётнинг эътиқодий, фикрий ва амалий илдизларини ўрната бошлашимиз керак…
“Виртуал Президентлик Сайлови” гуруҳининг фаолияти билан мана бу ерда танишишингиз мумкин:
https://saylov2015.wordpress.com/

4. Хориждаги ҳамюртларимиз ичида энг танилган сайтлардан бири “Дунё ўзбеклари” сайтидир. Бу сайтга ва унинг муаллифи Исмат Хушевга ҳам ҳар ким хил муносабатда бўлиши мумкин. Аммо унинг Ўзбекистон Бош Вазири Шавкат Мирзиёевни фош қилувчи мақолалари ва айниқса куни кеча бўлиб ўтган Олий Мажлисида бир депутатнинг Шавкат Мирзиёевнинг қайтадан Бош Вазир бўлишига қарши овоз берганлиги ҳақидаги хабари фақатгина журналистик сенсация эмас, ҳаммамиз “Ура” деб олқишлайдиган бир хушхабар ҳамдир. Кесакдан ўт чиқибди деганларидек, Ўзбекистон Олий Мажлисида Каримовдан кейин Ўзбекистоннинг янги диктатори дея ҳозирдан машҳур бўла бошлаган “робот” Бош Вазир Шавкат Мирзиёвнинг золимлигини фош қилиш албатта халқимизнинг манфаатигадир. Тегишли хабарни мана бу ердан ўқишингиз мумкин:
http://dunyouzbeklari.com/archives/93161

5. “Озодлик” радиосида 2014 йилда энг машҳур хабарлардан бири санъаткор “Озода Саидзода: Бош вазир Мирзиёевни судга бераман!” (http://www.ozodlik.org/content/article/26767468.html) хабари экан. Албатта, бу амалга ошдими йўқми буни билмаймиз. Аммо бундай хабарлар Ўзбекистондаги зулм бутун ижтимоий табақалар, яъни оддий меҳнакашлару зиёлилар, диндорлару санъаткорлар ҳамма ҳамманнинг жонига текканига далилдир. Эндиги масала эса озодлик, имон ва тараққиёт йўлида биргалишиб ҳаракат қилишимиз ва бу савобли жараёнга ҳаммамизнинг ўз ҳиссамизни қўшишимиздадир.

Аллоҳ рози бўлсин!

Намоз НОРМЎМИН
“Халқаро Туркистонликлар Ҳамкорлик Жамияти” Раиси ўринбосари
25.01.2015

YAXSHI BIR JARAYON

Daryoning tirikligi oqishi bilan deydilar. Darhaqiqat, daryo oqmasa u botqoqlikka aylanadi, hamma narsaning tozalanishiga vosita bo‘ladigan suvning o‘zi ham chiriydi. Oqib turgan daryo o‘zini o‘zi va boshqalarni tozalagani kabi, baliqlarga va boshqa suvda yashaydigan jonzotlarga uy makon, tuproqda unadigan o‘simliklarga esa jon bo‘ladi…
Daryoning oqib turishi mana shunday tirik bir jarayondir…

Biz o‘zbeklar ham alhamdulillah Islom Karimovning 26 yillik diktaturasiga qaramay o‘lganimiz yo‘q. Bu diktataraga qarshi doimo ovozimiz chiqib turdi, uni fosh qilishga va unga qarshi qo‘limizdan kelganicha kurashishga harakat qildik.

Bugun Karimov yolg‘on va munofiqona saylov o‘yinlari bilan xalqimizni ham, dunyo jamoatchiligini ham aldab, ularni bir tiyinga qimmat insonlar o‘rnida ko‘rib, qaytadan taxtga o‘tirmoqchi. Taxtiga qayta o‘tiradimi, yo‘qmi uni faqat Alloh taolo biladi. Chunki kechagina tuproq ostiga ketgan Suadiya qiroli ham abadiy taxtimda o‘tiraman, deydiganlardan edi. Bugun esa uning manzili kimsasiz qabr bo‘ldi…

Lekin hayot to‘xtagani yo‘q. Hayot xuddi daryo kabi bir jarayondir. O‘zbek xalqi ham o‘lgani yo‘q. Bu kunlarda oz bo‘lsa ham xalqimizning tirikligini bildiradigan yaxshi xabarlar kelmoqda. Ulardan bir nechtasini sizlar bilan baham ko‘rmoqchiman:
1. “Ozodlik” radiosida Olmaliqlikdan Gulchehra opa degan ayol Karimov diktaturasiga qarshi uncha muncha muxoliflar aytmolmaydigan gaplarni aytdilar. Bu oddiy o‘zbek ayoli, bundaylar vatanimizda millionlarchadir. Marhamat o‘zingiz o‘qib eshitib ko‘ring:

http://www.ozodlik.org/content/article/26810931.html

2. O‘tgan kunlarda biz “Xalqaro Turkistonliklar Hamkorlik Jamiyati” O‘zbekistondagi rejimning mamlakat ichkarisida va tashqarisida qilayotgan jinoyatlariga qarshi Istanbulda namoyish o‘tkazdik. Namoyishga mingga yaqin hamyurtlarimiz va mahalliy jamoatchilik vakillari qatnashdilar. Bu muxolifatning mustaqillik yillaridan keyingi o‘tgan deyarli chorak asr davomida amalga oshirgan eng katta norozilik namoyishi edi. Bu haqda “Ozodlik” va BBS o‘zbek xizmatlari xabar tarqatishdi. Jamiyatimiz va o‘tkazgan namoyishimiz haqida ma’lumotlarni www. turkistanlilar.orgsahifamizdan o‘rganishingiz mumkin.

3. Bir guruh muxolifatchilar O‘zbekistondagi soxta saylovlarni fosh qilish uchun internet tarmog‘ida “Virtual Prezidentlik Saylovi” guruhini tuzishibdi. Tashabbuschilar orasida taniqli muxolifatchilar Mo‘’tabar Tojiboyeva,Muhammadsolih Abutov, Ulug‘bek Bakirov, mustaqil siyosatshunos Kamoliddin Robbimov va boshqalar bor. E’tibor berilsa, bu muxolifatchilar orasida aniq Islomiy qarashlari bo‘lganlar ham, aniq demokratiya tarafdori bo‘lganlar ham bor. Ya’ni, bu ikki bir biridan farqli e’tiqodiy va amaliy guruhlarning vakillari bir oraga kelib, qo‘llaridan kelganicha Islom Karimov diktaturasiga qarshi harakat qilishga bel bog‘lashibdi. Menimcha musulmonlarning ularga xayrixoh bo‘lgan bunday guruhlar bilan birgalikda harakat qilishlarida mone’lik bo‘lmasa kerak. Ya’ni, musulmon musulmonligicha qolsin, demokrat demokratligicha qolsin va e’tiqod va amallar imkon bergan darajada birgalikda harakat qilinsin. Bu qoida albatta o‘zlarini Islom dini dushmanlari deb e’lon qilgan Abdurahim Po‘latov, Galima Buxorboyeva, “Men Sharliman”, deb sevgili payg‘ambarimiz Muhammad (sav)ga qilingan haqoratlarga qo‘shilgan nomi jurnalist o‘zi shaytonist “radikal demokratlarga” taalluqli emasdir. Islom dini va musulmonlar ular bilan tinch totuv yashaydigan toifalar bilan o‘zaro shartnoma asosida tinch jamiyat doirasida yashay oladilar. Bu masalaga alohida to‘xtalashimning sababi esa O‘zbekistonimizning kelajagi uchun eng muhim ijtmioiy siyosiy omillar Islom dini, demokratiya tushunchasi va millatchilik masalasi bo‘lishidir. Shunday ekan, bu ijtimoiy guruhlar vakillarining hozirdanoq o‘zaro muloqot va umumiy tinch jamiyat qurishning poydevorini o‘rnatib borishlari o‘ta muhimdir. Misol uchun o‘zimizning Turkiya aholisining 99% musulmon deyilsada, aslida 70% ga yaqini o‘zini musulmon va Islom dini tarafdori deb biladiganlar, 30% ga yaqini esa o‘zlarini sekuryar (laik) demokratiya tarafdori deb biladiganlardan iborat. Buning ustiga Turk va Kurd millatchiligi tarafdorlari ham bor. Oxirgi 30 yilda Kurd millatchilarining isyoni natijasida Turkiyada 40 mingga yaqin kishi o‘ldi, mamlakat iqtisodiga eng kamida 500 milliard dollar zarar berildi. Shunday ekan, biz hozirdan musulmonlar bilan o‘zlarini demokrat deb ataydigan, ayni zamonda musulmonlarga qarshi hurmat bilan qaraydigan toifalar, shuningdek o‘zbeklar, tojiklar, qozoqlar, qirg‘izlar, turkmanlar, ruslar orasida tinch totuv hayotning e’tiqodiy, fikriy va amaliy ildizlarini o‘rnata boshlashimiz kerak…
“Virtual Prezidentlik Saylovi” guruhining faoliyati bilan mana bu yerda tanishishingiz mumkin:
https://saylov2015.wordpress.com/

4. Xorijdagi hamyurtlarimiz ichida eng tanilgan saytlardan biri “Dunyo o‘zbeklari” saytidir. Bu saytga va uning muallifi Ismat Xushevga ham har kim xil munosabatda bo‘lishi mumkin. Ammo uning O‘zbekiston Bosh Vaziri Shavkat Mirziyoyevni fosh qiluvchi maqolalari va ayniqsa kuni kecha bo‘lib o‘tgan Oliy Majlisida bir deputatning Shavkat Mirziyoyevning qaytadan Bosh Vazir bo‘lishiga qarshi ovoz berganligi haqidagi xabari faqatgina jurnalistik sensatsiya emas, hammamiz “Ura” deb olqishlaydigan bir xushxabar hamdir. Kesakdan o‘t chiqibdi deganlaridek, O‘zbekiston Oliy Majlisida Karimovdan keyin O‘zbekistonning yangi diktatori deya hozirdan mashhur bo‘la boshlagan “robot” Bosh Vazir Shavkat Mirziyovning zolimligini fosh qilish albatta xalqimizning manfaatigadir. Tegishli xabarni mana bu yerdan o‘qishingiz mumkin:
http://dunyouzbeklari.com/archives/93161

5. “Ozodlik” radiosida 2014 yilda eng mashhur xabarlardan biri san’atkor “Ozoda Saidzoda: Bosh vazir Mirziyoyevni sudga beraman!” (http://www.ozodlik.org/content/article/26767468.html) xabari ekan. Albatta, bu amalga oshdimi yo‘qmi buni bilmaymiz. Ammo bunday xabarlar O‘zbekistondagi zulm butun ijtimoiy tabaqalar, ya’ni oddiy mehnakashlaru ziyolilar, dindorlaru san’atkorlar hamma hammanning joniga tekkaniga dalildir. Endigi masala esa ozodlik, imon va taraqqiyot yo‘lida birgalishib harakat qilishimiz va bu savobli jarayonga hammamizning o‘z hissamizni qo‘shishimizdadir.

Alloh rozi bo‘lsin!
Namoz NORMO‘MIN
“Xalqaro Turkistonliklar Hamkorlik Jamiyati” Raisi o‘rinbosari
25.01.2015

Devami

Tataristan’da 2015 ‘İslami İlimler Yılı’ ilan edildi

Tataristan’da 2015 yılı ‘İslami İlimler Yılı’ olarak kabul edildi, yıl boyunca konuyla ilgili çeşitli projeler yapılacak.

Tataristan, 2015 yılını İslami düşüncenin ihyası için ‘İslami İlimler Yılı’ olarak ilan etti.

Ülkenin Müftüler Konseyi’nin Mevlid Kandili vesilesiyle yaptığı kurultayda alınan kararla yıl içerisinde konuyla ilgili birçok etkinlik yapılacak.

Kurultaydan sonra yapılan açıklamada İslami İlimler Yılı kapsamında gerçekleştirilecek projelerin başında İslam alimlerinin anlatılacağı kitap geliyor. Tataristan Müslümanları İdaresi tarafından yayımlanacak kitapta Rusya’da İslam dininin gelişmesine önemli katkılar sunmuş Tatar liderlerin hayatı ve ilmi eserleri anlatılacak.

Tataristan Müftüsü Kamil Samigullin konu ile ilgili şunları söyledi:

“Yıl boyunca Tatar İslam alimlerinin hayatlarını ve ilmi çalışmalarını araştıracağız ve yıl sonunda bu araştırmalarımızı bir kitap halinde sunacağız. Amacımız yeni neslin ülkemizde yaşayan ve yaşamakta olan manevi liderlerimizin hayatı ve eserlerinden etkilene bilmesidir.”

Dünya Bülteni

Devami